Pascal, "Satranç tahtası insan zihninin jimnastik salonudur" diyor. Son zamanlarda birçok kişi gereksiz açılmalarda bulundu. Dini alet ettiler, dine zarar vermekle yetinmeyip varsa da kendi itibarlarını yerle bir etti bu ismi lazım olmayan kişi veya kişiler. Ama tabi ki biz onların hiç birini kala almadık. Türkiye’de en fazla lisanslı sporcusu bulunan ve birçok Avrupa ülkesinde de hobinin dışında ders olarak verilen satrancın, biz insan evladına ne gibi katkılar sunuyor diye araştırdık ve sizlerle de paylaşmayı uygun bulduk.
Bir savaş stratejileri ve taktik geliştirme yöntemi olan satrancın tarihine kısa bir göz atmakta fayda var. Satrancın, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmakta. Çin'de, Mezopotamya'da ve Anadolu'da oynanmaktaydı. Oyunun bugünkü adını alması, MS 3.- 4. yüzyıllarda Hindistan'da, oyuna ÇATURANGA denmesi ile başlıyor. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. Daha sonra satranç İran'a, onlardan Araplara ve Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa'ya yayılmıştır. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena'nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları açıklanmıştır.
Satranç, iki oyuncu arasında satranç tahtası ve taşları ile oynanan bir masa oyunu. Dünya çapında turnuvaları düzenlenir ve bir spor dalı olarak kabul edilir.
Satranç, iki oyuncu arasında satranç tahtası ve taşları ile oynanan bir masa oyunu. Dünya çapında turnuvaları düzenlenir ve bir spor dalı olarak kabul edilir.
Birçok kaynaktan yola çıkarak derlediğim satrancın faydalarına beraber bakalım;
Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir.
Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır.
Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir.
"Kendine güven" duygusu aşılar ve bunu geliştirir.
"Kendine güven" duygusu aşılar ve bunu geliştirir.
İnsanları ezberci zihniyetten uzaklaştırır.
Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir.
Hedefe giden birden fazla yol olduğunu gösterir.
Beyin hücrelerimiz öğrenme hızını geliştirme açısından oldukça faydalıdır.
Kötü alışkanlıklar edinilmesine engel olur.
Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.
Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavramasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir
Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.
Dikkat dağınıklığının oluşmasını engeller.
Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.
Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar.
Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.
Başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir.
Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar ve iç motivasyonu yükseltir.
Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır.
Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.
Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamının zenginleşmesine yardımcı olur.
Özellikle Matematik ve geometri alanlarında başarıyı artırır.
Görsel zekânın gelişmesine olanak sağlar.
Satranç oynamak sadece görsel değil aynı zamanda sayısal ve sözel zekâyı geliştirebilmek içinde son derece önemlidir.
Renaud ve Kahn, boşuna "Satranç akılla oynanır, ellerle değil!" dememiştir.
Bu nedenle satranç bilmeli her çocuk, öğrenmeli ve oynamalı diyoruz. Belki büyük bir satranç ustası olmazsa da büyük ve örnek bir insan olur.
Bu nedenle satranç bilmeli her çocuk, öğrenmeli ve oynamalı diyoruz. Belki büyük bir satranç ustası olmazsa da büyük ve örnek bir insan olur.
Hayatın her alanında kuralın var olduğunu bilsin ki, bin düşünüp bir oynasın. Büyüdüğünde ağzından çıkanı kulağı duysun ki fırıldak olmasın, tükürdüğünü yalamasın.
Bir saniyeyle oyun kazanıp kaybetmeyi görsün mesela, zamanın kıymetini bilsin, geçip giden zamanları daha iyi değerlendirebilsin. İleriyi düşünebilsin, en az 4-5 hamle sonrayı hesaplasın ki; çözüm üretsin, geleceğini doğru planlasın.
Rakibim ne yapmaya çalışıyor desin, düşünmeyi-sorgulamayı öğrensin ve duyduğuna, gördüğüne hemen inanmasın. Kimseye karşı önyargılı olmasın mesela, biz bir aileyiz; din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmasın ve karşısında kim olursa olsun saygı duysun.
Biraz empati yapabilsin, sabırlı ve duyarlı olsun, ne rakibine bir rahatsızlık ne çevresindekilere bir saygısızlık ne de kuralları çiğneyebilsin.
Ve son olarak TEVIS’in "Şüphen varsa satranç oyna" sözüyle bitirelim…
Ve son olarak TEVIS’in "Şüphen varsa satranç oyna" sözüyle bitirelim…
Kaynak; Şüphen Varsa Satranc Oyna buradan da ulaşabilirsiniz...
2 yıllık satranç eğitmenliğimi katmadım bile :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder