27 Haziran 2017 Salı

Eski Bayramlar


Hani diyorlar ya büyüklerimiz... "Ahh ahh nerde o eski bayramlar" Evet gerçekten nerde ooo eski bayramlarımız? 
Biz mi çok büyüdük yoksa bu bayramlar o eski bayramlar veya dünya o eski dünya değil mi?
Eskiden bayram idi, şimdi ise sıradanlaşan bir tatil havasında. Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük? Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok?

Peki eski bayramları hep beraber hatırlayalım ve madde madde sıralayalım yapılanları;
-Bayram gelmeden önce , yapılan bayram temizliği
-Bayramdan önce yapılan, bayram alış verişi yapılırdı.
-Bayram arefesinde yapılan, eş dost aile mezarlarının ziyaretlerine gidilirdi.
- Bayram sabahına hazır olması için bayram akşamından yapılmaya başlanan yemekler
- El yapımı tatlı ve börekler yapılırdı, hazır yemeklerden uzak kalınırdı.
- Bayram akşamında çocukların heyecanla denediği ve uyurken bile baş ucundan ayırmadığı bayramlıklar..
- Bayram günü yapılan ilk iş bayram namazı için caminin yolunu tutmak olurdu.
- İlk bayramlaşma, bayram namazından hemen sonra camiye gelen herkes kendi arasında bayramını kutlardı.
-Küsler gerçek anlamda barışırlardı.
- Bayramdan önce ve bayram boyunca yardım sever, hoş görülü olmak maksimum seviyedeydi.
- Komşuda pişen her yemek, komşularla paylaşılırdı.
- Bayram namazından sonra ikinci bayramlaşma aile içidne gerçekleşirdi.
- Büyüklerin ellerinden , küçüklerin yanaklarından öpülür, çocukların harçlıkları unutulmazdı.
- İki bayram arasında vefat edilenlerin evi ilk önce ziyaret edilirdi.
- Hasta ve yaşlılar her zaman ilk önce ziyaret edilirdi.
-İnsanlar birlikte ayırt etmeksizin kolu komşu, eş dost ziyareti yapılırdı.
- En çok çocuklar sevindirilirdi, en çok onlar gezerdi , kapı kapı dolaşıp şekerlerini toplarlardı.
- Huzur ve mutluluk insanların yüzüne vururdu ve gülümseme eksik olmazdı.
- Uzaktaki akrabalar bir birlerine “Bayram kartları” yollardı.
Peki şimdi ki bayramları nasıl geçiriyoruz ki?
Büyük şehirlerde bayram kültürünün tamamen bittiğini onun yerine tatil kültürü yerleşti için
O eski heyecanı yitirdik, çünkü artık değer vermiyoruz.
Hazıra alıştık, emek verilen el yapımı tatlı ve yiyeceklerinin yerini hazırları yer aldı.
Bayram temizliğin vazgeçilmezi olan halı yıkamayı da bıraktık artık halı yıkama fabrikaları var.
Büyüklerimizi, hastalarımızı çok az insan ziyaret ediyor.  Genelimiz onu da yapmıyor artık.
Teknoloji hayatımıza girdi; uzakları yakın, yakınları da uzak yaptı.
Bayram gününü öğleye kadar uyuyarak geçiren insanlarımız, o gün çoktan sıradanlaştı onlar için.
Küsler artık ne büyükleri ne de bayramları dinlemiyor.
Dikkat ettiniz mi bunların hepsinin temelinde insan yani bizler varız. Temel suçlu biz isek, suçu niye bayramlara atıyoruz.
Siz değerli halkımızdan ricam odur ki;
lütfen bu bayramı ve önümüzdeki bayramları “eski bayramlar” diye gölgede bırakmayın ve bayram gibi kutlayınız.
Büyüklerinizi lütfen ziyaret edin, arayın. Unutmayın bu günün gençleri yarının yaşlıları olacağız ve ne ekersek onu da biçeceğiz.
Küslerinizi barıştırın; birlik ve beraberlik içinde huzuru ve mutluluğu yükseltelim.
En çok bayram çocukların hakkı ve en çok onları sevindirelim. Harçlıklarını yüksek tutarsak eminim daha çok mutlu olacaklardır.
Çocuklarımızı bu her bayramda hem toplum huzurunu bozan hemde zararlı olan patlayıcılardan uzak tutalım. Küçük eğlenceler, büyük sorunları doğurabilir.
Her olumsuz yaşam şartlarına rağmen bu güzel bayramı ve daha nice bayramları, sevdikleriniz ve ailenizle birlikte şeker tadında mutlu ve huzurlu geçirmeniz dileğiyle…
Bayramınız Kutlu Olsun - İda We Piroz Be
kaynak: Eski Bayramlar

23 Haziran 2017 Cuma

21 HAZİRAN

21 Haziran; Kuzey yarım kürede yaşayanlar yani bizler için; bu gün 21 Haziran, "yani en uzun gün ve en kısa gece" demek..

21 HAZİRAN VE 21 HAZİRANIN ÖZELLİKLERİ

21 Haziran Gregorian Takvimine göre yılın 172. günüdür. 
Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır.
 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks (gece - gündüz eşitliği) tarihleri, 21 Aralık ve 21 Haziran tarihlerine de solstis (gündönümü) tarihleri denir.
  •   Kuzey Yarım Küre 
Güneş ışınları Yengeç Dönencesi’ne 90°lik açı ile düşer. 
  1.  Yaz mevsiminin başlangıcıdır. 
  2.  En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır. 
  3.  Yengeç Dönencesi’nden kuzeye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır. 
  4.  Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar gündüzler gecelerden uzundur.  
  5. Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi’ne teğet geçer. 
  6. Yengeç Dönencesi’nin kuzeyi, güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar. 
  7. Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar. 
  •   Güney Yarım Küre
  1.  Güneş ışınları Oğlak Dönencesi’ne 43°06' lık açı ile düşer. 
  2. Kış mevsiminin başlangıcıdır. 
  3. En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır. 
  4. Oğlak Dönencesi’nden güneye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır. 
  5. Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler  uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar geceler gündüzlerden uzundur. 
  6. Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi’ne teğet geçer. 
  7. Oğlak Dönencesi’nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar. 
  8. Oğlak Dönencesi’nin güneyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalır.

Kaynak; 21 Haziran

17 Haziran 2017 Cumartesi

Aya çıkmayı hayal ediyordu, çatılardan inmiyor

Astronot olmayı hayal ediyordu, atanamayınca çatı ustası oldu


Uzaya gitme hayaliyle astronomi okuyan ve atanamayan Batmanlı Mahmut Tekeş, inşaatlarda çalışıyor. Türkiye’nin 2’nci Astronomi Derneği’nin başkanı olan ve çatı işleri yapan Tekeş, “Aya çıkmayı düşünüyordum ama sadece çatılara kadar çıkabildim” dedi.

Batman’da çocuk yaştan itibaren astronom olma ve aya çıkma hayaliyle yaşayan Mahmut Tekeş, hayallerinin peşinden koştu. Tekeş, büyük umutlarla okuduğu İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden 2010 yılında mezun oldu. Türkiye’nin 2’nci Astronomi Derneği’ni kuran ve başkanlığını yapan Tekeş, binlerce insana uzay ile ilgili eğitim verdi. Halen derneğin başkanlığını yapan Tekeş, geçen süre zarfında atanamayınca ve hayallerine ulaşamayınca, inşaatlarda çalışmaya başladı. Çatıların bakım ve onarım işlerini yapan Tekeş, halen aya çıkma hayaliyle yaşıyor.
Astronomi alanında atamaların yok denecek kadar kısıtlı olduğunu ifade eden Tekeş, “Bununla birlikte önceden bu bölümden mezun olanlara formasyon verilme hakkı vardı ama o da alındı. Bu bölümden mezun olanlar formasyon sonrası fizik ve matematik öğretmenliği yapabiliyordu ancak bu da ellerinden alındı. Bilim merkezleri yaygınlaşmaya başladı. Ama onlar da ensesi kalın ağabeyler ve dayıların elinden geçtiği için işin erbabı değil de, torpili olan insanlar yerleştirilmeye başlandı. Biz de şuan bir yandan çalışıp, bir yandan etkinlik yapıp gökyüzü gözlemi yapıyoruz. Aya çıkmayı düşünüyordum ama ancak çatılara kadar çıkabildim” dedi.



 
Dernek olarak anaokullardan üniversitelere kadar bütün yaş gruplarına eğitim ve öğretim sezonu boyunca kendi imkanları ile eğitimler verdiklerini anlatan Tekeş, “Bizi davet eden her yere gidiyoruz. Ama gönül isterdi ki destek sağlasa bize. Projelerimiz kabul edilmiyor, destek alamıyoruz. Liselerde seçmeli astronomi dersi var ama o liselere Astronomi ve Uzay Bilimleri mezunları değil de fizik, matematik mezunları giriyor. Astronomi ve Uzay Bilimleri mezunları olarak ciddi anlamda sıkıntı yaşıyoruz. Bu sene de bu bölümden birçok insan mezun oldu ve işsizlik ordusuna katıldı. Bunu önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlayacaklar. Her geçen gün diplomalı işsizlerimiz artıyor” diye konuştu.

16 Haziran 2017 Cuma

Valentina Vladimirovna Tereshkova

Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( S.S.C.B) adına uzaya çıkan ilk kadın Kozmonot (Astronot) tur Valentina Tereşkova’dır, uzaya çıkan ilk kadın olmasının yanında ve uzaya çıkan ilk sivil kişidir.

6 Mart 1937 tarihinde dünyaya gelen Valentina, henüz 2 yaşında babasını II. Dünya Savaş'ında  babasını kaybetti. zorlu bir eğitim süreci geçirdi. Eğitimi bittikten sonra köyüne geri dönerek bir süre tarımla uğraştı. Fabrikada hem stajını yaptı hemde çalıştı. İdealist yapısından ödün vermedi ve ilk olarak pamuk tarlasında makine operatörlüğüne başladı.

Valentina, 1959'da Yaroslavl Havacılık Kulübüne katıldı ve amatör bir paraşütçüye nazaran oldukça başarılı bir çizgi yakaladı. Ancak Valeintina bir türlü doymuyor ve tatmin olamıyordu. Havacılıktan sonraki merakı o zamanlar Sovyetler'in yakından çalıştığı "Uzay"'dı. Valentina buradaki gelişmeleri destekliyor, yakından takip ediyordu.
Valentina Tereşkova- Yuri Gagarin

Uzaya çıkacak kadınlar aranıyordu ve koşullar şunlardı;
- Otuz yaşının altında olmak,
- Paraşütçü olmak,
- Boyu 170 cm'den kısa olmak ve,
- 70 kilodan da hafif olmaktır.

1962'de tek seferlik uçuşla uzaya gidecek olan gönüllü kadınlardan 400'ü aşkın başvuru içinden 5 kişi arasında girmeyi başarmıştı. gerek fiziki gerek teknik ve psikolojik testlerden de tutkusu ve azmi sayesinde rakiplerini geçti ve uzaya çıkacak ilk kadın belli olmuştur.Sivil biri olan Tereshkova’ya uçuşundan kısa bir süre önce Hava Kuvvetleri Teğmeni rütbesi verildi. Böylece ilk kadın uzaya adımını atmış oldu.  Uzaya çıkacak olan ilk kadın Valentina Tereşkova'ya son düzlükte uzaya ilk çıkan isim Yuri Gagarin bizzat eğitim verdi.

Dönemin başbakanı Nikita Kruşçev, Sovyet Uzay Programının diğer üyeleriyle birlikte Valentina'yı halka tanıtıyor. 10 Haziran 1963'de Tereşkova kamu oyu tarafından dünyanın en cesur kadını ilan edildi.

16 Haziran 1963 tarihinde Vostok 6 uzay aracı ile uzaya gönderildi. İlk defa bir kadın uzaya çıkıyordu. Herkes gerginken fırlatma öncesi onun ağzından şu sözler çıkıyor; 

"Hey gökyüzü, şapkanı çıkar ve beni selamla. Geliyorum!"

- Dünya Yörüngesinde 48 tur attı.
- Uzayda 3 gün kaldı.
- Uzaya çıktığı araca Vostok 6 uzay aracıdır.
- Tereshkova uzayda 70 saat 50 dakika kaldı.  
- Ay'daki bir kratere Tereşkova adı vermiş.
- Doğu Bloku ülkelerde bir çok madalya almış.
- Sovyetler Birliği Komünist Parti adına da bir çok siyasi çalışmalarda da bulunmuştur.

Tereshkova ve dünya onun daha pek çok hemcinsinin öncüsü olduğunu düşünüyordu, ancak 1982’ye kadar başka hiçbir kadın uzaya gitmedi. Svetlana Savitskaya, 1982 yılına Soyuz T-7 uçuşuna katılarak Valentina Tereşkova'dan 19 yıl sonra uzaya giden ikinci kadın oldu.

15 Haziran 2017 Perşembe

Diplomalı Ameleler

Bir öğretmen ve öğrenci arasında geçen diyalogunu sizlere anlatacağım bu yazımda, biraz farklı bir konu ama hayatımızda yer etmiş ve görmemeye çalıştığımız bir konudur.
Konuyu açarsak; diplomalı işsizler, diplomalı ev kızları, diplomalı ev kadınları, diplomalı seyyar satıcılar ve daha niceleri.
Bu hafta ve geçen hafta mezun olan diplomalı işsizler yakın zamanda aramızda olacak.Bende bu sefer ki yazımda, diplomalı ameleleri konu olarak ele aldım. Canlı ve gerçek bir örnek ile. ..

Ramazan ayından 2 hafta önce gerçekleşen ve bizzat şahit olduğum diyaloga geçmeden önce kahramanlarımızı tanıtmak isterim sizlere. Bu diyaloga hiç yabancı kalmayacaksınız, birçoğunuzun zaman zaman yaşadığı ama fazla ön plana çıkamayan bir olay bu!
Kahramanlarımızın açık isimlerini vermeyeceğim. Mesela öğretmenimiz M.T. ve Öğrencimiz Ş.İ. ‘dir. M.T önce ki dönemde Ş.İ’nin öğretmenliğini yapmıştır. Ve olay bir hafta sonu bir inşaatta geçiyor. M.T, çalıştığı inşaat işinde daha önce öğretmenliğini yapmış olduğu Ş.İ ‘yi görür ve karşılaşmamak için çok büyük çabalar sarf eder ama kaçınılmaz olay vuku bulur. Ş.İ de öğretmenini görmüş olacaktı ki, emin olmak için yanına gider…
Ş.İ : Ağabey bir şey sorabilir miyim? Diye başladı..
M.T : Tabi sorabilirsin. (Ş.İ; dona kalıyor 20-30 saniye)
Ş.İ: Hocam burada ne yapıyorsunuz?
M.T: Sen ne yapmaya çalışıyorsan bende onu yapıyorum.
Ş. İ: Hocam okula gitmiyor musunuz, okulu mu bıraktınız, ….. bir suru soru dizer şaşırmış öğrenci, hocasına..
Dedim ya konu çok tanıdık, birçoğumuz bire bir yaşıyor. Yani konumuz fark ettiğiniz gibi atanamayan öğretmen ve lisans mezunları. Sadece öğretmen demiyorum, çünkü atanamayanlar sadece öğretmenler değil.
Batmanda veyahut Türkiye’nin hangi ilinde nerede olursanız olun, yolunuz inşaat alanına düşerse sorun kaç üniversite mezunu bu inşaatta amelilik yapıyor diye, emin olun uğradığınız her mekânda bir sürü lisans mezunu ile karşılaşırsınız.
Muhtemelen torpili ve ya ensesi kalın bir dayısı olmayan 24-25 yaşına kadar ağır iş yüzü görmemiş bu öğrenciler, mezun olduktan sonra amelelik yapıyorlar. Günü birlik işlerde birçoğu sigortasız çalışıyor ve bu işleri dahi bulamayan nice diplomalı işsizlerimiz var.
Birçoğunuz artık üniversitelere her gidene nasıl iş versin devler diye mırıldanıyorsunuzdur!
  • Atama yapmadığın alanlara niye her yıl yüzlerce binlerce öğrenci alıyorsun diye sorarlar.
  • Ülkenin hangi bölümde ne kadar mezuna ihtiyacı olduğu bellidir, bütün gençlere neden umut verip hayal kırıklığına uğratıyorsunuz diye sorarlar.
  • Üniversitelerde verdiğin teori bilgiler, o gençler mezun olduktan sonra hiçbir işe yaramıyor. Uygulamalı eğitimi niye geciktiriyorsunuz diye sorarlar.
  • Teori bilgiyi uygulamaya geçiremiyoruz ülkece, üretemiyoruz ve gençlerimiz en verimli çağlarında köreliyorlar. Bir yandan işsizlikle savaşırken, bir yandan atanırız umuduyla sınavlar yüzünden köreliyor. Amelilik yaparak köreliyor, hakkınız yok buna diye sorarlar.

Şüphen Varsa Satranç Oyna- Kara Kedi Dergisi



Kaynak: kara kedi dergi haziran sayisi

2 Haziran 2017 Cuma

Ramazan Hilal’i

2 günlük Hilal- Orhan KARTAL- Batman
Ramazan Hilali için Hadis-i şerifte, (Hilali görünce oruç tutun, tekrar görünce orucu bırakın) diye buyuruyor.
Her senenin tartışmalı konusu olan ve bir ay boyunca ekranlarda Ramazan Hilal’i göründü mü ? görünmedi mi? Fazla mı oruç tuttuk veya bir gün önceden mi başlamamız gerekiyor diye devam eden bir suru sual ve bu sualler her sene bizleri yoruyor.

Peki bu Ramazan Hilal’i neydi, Hilal Ramazan ayı için neden önemlidir…
Konuya önce Hicri ve Miladi takvim ile başlamak daha iyi olur.

Dünyanın Güneş etrafındaki bir tam dolanımını temel alan miladi takvimde 365 gün vardır. Ama Ay’ın Dünya etrafındaki donanımıyla belirlenen hicri takvimde ise 354 gün bulunur.

Hicri takvim ile miladi takvim arasında yılda 11 günlük bir fark var, bu da her yıl ramazan ayının 11 gün öne gelmesinin nedenini anlatıyor. Yani uydumuz olan Ay, Dünya etrafında ki bir tam dönüşü 29,5 günde tamamlıyor. Bir yıl içinde 12 takvim ayı olduğuna göre, bir hicri takvim yılı 12 x 29.5 = 354 günde sona erer.  Ayın Dünya etrafında ki bir döngüsü 29,5 gün olduğu için; hicri takvime göre Aylar, 29 veya 30 gündür.  Ramazan ayının da her yıl 30 gün veya 29 gün olmamasının temel sebebi de budur.
Hicri takvimde her ay Hilal ile başlayıp hilal ile sonlanır. O nedenle Ramazan ayı da hilal ile başlayıp hilal ile biter. Özellikle ramazan ayının İslam alemi için oruç ayı olması onun hassasiyetini daha da ortaya koymaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Ramazan ayında hilal gözetlemek üzere bazı illerde birer komisyonlar kurarak, hilalin çıplak gözle de görülmesi veya görüldüğü yerleri tespit hususunda azami hassasiyet gösteriyor. Bu illerden biri de Batman ilimizdi.
Batman da, 25 ve 26 Mayıs tarihlerinde Batman İl Müftülüğü ve Mezopotamya Astronomi Derneği’nin ortak güzel bir çalışması oldu. İki gün boyunca, güneş batmadan yaklaşık 1 saat önceden belirtilen konumlarda çıplak gözle ve teleskoplarla gözlemler yapıldı.

Gözlem yaptığımız 2 konum vardı, birincisi ilk gözlem akşamı için Yeşil Öz köyünün yukarılarına Batman'ın yüksek dağı olan Kıra Dağına çıktık. 

Gözlem yaptığımız ikinci konum ise Kıra Dağının Beşiri yolu üzerinde bulunan dört mevsim’in karşısında bulunan buruna çıktık. 

Vizyon-tele filmini andıran birçok anımız oldu, oldukça güzel ve bir o kadar da değerli bir çalışma oldu hepimiz için.

Bu gözlem ekibinde, Batman İl Müftülüğünden ve Mezopotamya Astronomi Derneğinden oluşan yaklaşık 17-18 kişilik bir ekip olarak bulunduk. Komisyon başkanı ve İl müftümüz olan Turgut ERHAN ve Mezopotamya Astronomi Derneği başkanı Mahmut TEKEŞ (ben) , üye ve gönüllerinde katıldığı renkli bir etkinlik oldu.

Gözlemin ilk günü (25 Mayıs) hava açık ama Ay, yeni ay evresinde olduğundan gözlemek mümkün olmadı. Gözlemin ikinci akşamı (26 Mayıs) batı ufku tamamen bulutlarla kaplanmış durumdaydı. Ay hilal evresinde, bir günlük hilal vardı ama bulutlardan dolayı göremedik. Günümüz teknolojisinde değil bu ay on yıl sonrasında bile hangi tarihte ay hangi konumda diye öğrenebilirsiniz. Yani aslında biz 25 ve 26 Mayısta gerçekleştirdiğimiz etkinlikle, bildiğimiz bir şeyin sadece şahidi olmak istedik.

Tuttuğunuz oruç, ettiğiniz her dua kabul olmasını diliyorum… Hayırlı Ramazanlar.
kaynak: Ramazan Hilali