27 Nisan 2017 Perşembe

Adı Var Kendi Yok!

Ben Ortaokul ve Lise okurken öğretmen eksikliğinden çok şikayet ederdik. Yeterli öğretmenin olmayışı ve derse hakim olamayan öğretmenin bilgisi olmadan farklı branşları bizde soğutulduğu zamanla. Belli başlı bölümler dışına çıkamayışımız vardı. Mesela; Müzik dersimize Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni girerdi bazen veya Resim dersine Matematik Öğretmeni girer matematik çözülürdü, İngilizce derslerine Edebiyat Öğretmeni girerdi veya Rehberlik dersine Sınıf Öğretmeni girip şarkı söyletirdi…
O zamanlar hep öğretmen eksikliğinden dolayı olduğu söylenirdi. Kendimizi çok şansız hissederdik, bazen de derslerin ders öğretmenlerinin olmayışı bizim işimize gelirdi. Kıymetini zamanla anlıyor insan ve sözde gördüğümüz ve sözde bildiğin derslerin ve eğitimlerin aslında sadece adlarını gördük, kendileriyle pek tanışamadık! Bu sadece benim veya Batman'ın bir sorunu değil, hangi yöreye veya hangi bölgeye giderseniz bununla karşılaşırsınız. Ülkemizin devam eden eğitim sorunlarıdır…
Biliyorsunuz şu an artık ortaokulda ve lisede birçok ders seçmelidir. Seçmeli dersler için öğretmen atanmıyor. Seçmeli dersler Milli Eğitimin Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun kararında yer alan branşın öğretmenleri o dersleri verebiliyor. Seçmeli dersler için ekstra öğretmen atanmıyor. Seçmeli dersleri de öğrenciler değil, okul idareleri genelde seçiyor.
Şu an liselerde adının var olduğu ama kendisinin olmadığı bir dersten bahsedeceğim. Malumunuz ben Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü mezunuyum ve bahsedeceğim derste liselerde seçmeli derslerden biri olan, Astronomi ve Uzay Bilimleri dersidir. En eski bilim dalı olan astronomi bilimi, maalesef değerinin binde birinde bile değer görmüyor. Her ne kadar liselerde Astronomi dersinin var olmasına sevinsek de, seçmeli olduğu içinde bir o kadar üzülüyoruz.
Seçmeli Astronomi ve Uzay Bilimleri dersini Milli Eğitimin Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun kararına göre; Matematik, Fizik, Fen ve Teknoloji dersi Öğretmenleri verebilir diyor. Ama okul yönetimi uygun gördüğü Öğretmen bu alanlar dışında ise de verebiliyor. Çünkü ben daha önce Beden Eğitimi ve Kimya öğretmenlerinin de Astronomi derslerini veriyor gibi yaptıklarına şahit oldum.
2016- 2017 Eğitim ve Öğretim döneminde sadece Batman merkez ve ilçelerinde 4 bin 228 adet seçmeli astronomi ders kitabı dağıtıldı. Yani diğer bir şekilde dile getirirsem, bu eğitim ve öğretim döneminde sadece Batman ilimizde 4 bin 228 öğrenci astronomi dersi aldı. Peki bu derslere kim giriyor derseniz, birbirinden farklı bir çok branş öğretmeni giriyor, etüt yapılıyor, top oynatılıyor, film izletiliyor, türküler söyleniyor ama astronomi dersini işleyene daha rastlamadım.
En eski temel bilim dalı olan Astronomi dersi üzerine benimde 2 tavsiyem olacak;
Seçmeli olan Astronomi dersinin, seçmeli değil de fizik matematik gibi zorunlu bir ders olmasını tavsiye ediyorum. Zorunlu olduğu takdirde, farklı alan Öğretmenleri değil de, bu alan üzerinde eğitimini almış Astronomlar ders verir.
Bu seçmeli Astronomi dersini tümden kaldıralım, en azından öğrenciler, Astronominin bir boş ders, bir şarkı söyleme ve ya etüt yapma dersi olmadığını anlamalı. O zaman bilime olan saygınlık, merak ve ilgi belki bir nebze olsun artar.
Şunu belirtmeden bitirmeyeceğim; her öğretmenimizin almış olduğu ve öğrenciye verdiği eğitime sonsuz saygım var. Amacım sizlerin eğitimini sorgulamak değil ve haddim de değil. Ama şunu da unutmayalım, bilgimizin olmadığı bir alanda bilgi vermek ne kadar doğru olabilir. Biz o emin olamadığımız bilginin ne kadarını doğru verebiliriz…
Yani işin özü, işi ehli olan yani layık olduğu kimselere verilsin…
Kaynak: Adı Var Kendi Yok! buradan da bulabilirsiniz...

20 Nisan 2017 Perşembe

Teğet Geçti !

NASA 6 Nisanda yaptığı açıklamada, 19 Nisanda 2014 JO25 adlı göktaşı dünyaya yakın güvenli bir şekilde geçecek diye. Ama bizim medya olsun, sosyal medya olsun olayı çok büyüttü. Konu büyüyünce de konuyla ilgili yazma ihtiyacı duydum. 
Biz insanlar, bazı şeyleri büyütmeyi seven canlılarız. Güneş sisteminde bulunan 8 gezegenden biri olan Dünya gezegenindeyiz ve etrafımızda başıboş yani serseri göktaşları haddinden fazla. Belki farkında değiliz ama her gün dünyamıza onlarca göktaşı çarpıyor ama bunlar küçük olduğu için pek fark edemiyoruz. Çünkü dünyaya düşmeden atmosferimiz bu göktaşlarını parçalıyor çok az bir kısmı dünyaya düşüyor.
Beraber bu göktaşını tanıyalım….
Dünya’ya yakın gök cisimleri projesi olarak bilinen NASA’nın NEO gözlem programıdır. BU program kapsamında iş birliği içinde olduğu kurumlardan biri de Arizona Üniversitesidir. Mayıs 2014 tarihinde Arizona yakınlarında ki  Catalina Sky Survey (CSS) ekibinden gökbilimcileri tarafından bir gök taşı yani asteroit keşfedildi. Bu keşfedilen asteroite 2014 JO25 ismi verildi.
2014 JO25 asteroiti, 2014 yılında NEOWISE uzay aracının gözlemlerini göre çapı 0,65 -1 km arasındadır. Potansiyel tehlikeli sınıfında bulunmaktadır. 19 Nisan sabah 07:00 civarında geçmesi bekleniyor. En yakında olacağı uzaklık 1,8 milyon km olacaktır. Yani Dünya ile Ay arasında ki mesafenin yaklaşık 4,6 katı uzaklıkta geçecektir. Mesela Ay bize ortalama 384 bin km uzaklıkta ve Güneş yaklaşık 150 milyon km uzaklıktadır. Yani aslında bize o kadar da yakın geçmeyecektir.
“Potansiyel tehlike sınıfı” sayılabilecek asteroitler 100 metreden büyük olan ve 7.5 milyon km'den daha yakın bir mesafeden geçenler için belirtilir. Şimdiye dek yaklaşık 1800 tane potansiyel tehlikeli asteroit keşfedildi ama bunların hiç biri dünyaya yakın geçmeyecek sadece boyutları 100 metreden büyükler.
19 Nisan'daki karşılaşma, bu asteroitin en az 400 yıldır Dünya'ya en yakın olanıdır ve en azından önümüzdeki 500 yıl içinde de daha yakın bir göktaşı geçmeyecek deniliyor. Onu da zaman gösterecek. Asteroit, Güneş'in doğusundan Dünya'ya yaklaşacak ve 19 Nisan'dan sonra da gece gökyüzünde görünür hale gelecektir. Bir optik teleskopta veya bir dürbünle de kaybolmadan önce bir veya iki gece görülebilecektir. Gökyüzü tutkunlarına duyurulur ama hava açık olursa...
Ayrıca 19 Nisan'da gökyüzümüzü süsleyen diğer bir olay ise PanSTARRS  (C / 2015 ER61) kuyruklu yıldızıdır. 175 milyon kilometre uzaklıkta olacak ve bu mesafe Dünya'ya en yakın konumu olacak. Gök bilimciler hava açık olursa kaçırmamalıdır bu gökyüzü hareketlerini.
Aslın baktığımızda gökyüzü bizim düşündüğümüz sakinliğinin aksine bizim ülke gibi baya hareketli bir dönemdedir…. 
Gökyüzünüz açık olsun…
Kaynak: Teğet Geçecek buradan da görebilirsiniz...
2014 JO25'in Gecikmeli Doppler görüntüleri, 18 Nisan 2017'de elde edildi. Çözünürlük   7,5 mx 0,05 Hz. Aralık yükselir ve Doppler frekansı sağa doğru artar.   Asteroid, 2,5 saat boyunca uzanan bu sıra sırasında yaklaşık bir dönüşün yaklaşık yarısını tamamlar.
    

2014 JO25 Goldstone Radar Görüntüleri

2014 JO25'in Gecikmeli Doppler görüntüleri, 18 Nisan 2017'de elde edildi. 
Çözünürlük 7,5 mx 0,05 Hz. Aralık yükselir ve Doppler frekansı sağa doğru artar.
Asteroid, 2,5 saat boyunca uzanan bu sıra sırasında yaklaşık bir
dönüşün yaklaşık yarısını tamamlar.


http://astroblogger.blogspot.com.tr sayfasından alınmıştır...

14 Nisan 2017 Cuma

Uzay'da İlk İnsan

12 Nisan birçoğumuz için sıradan bir gün, hele ki bu Çarşamba gününe geliyor ise ve ne haftanın başı nede haftanın sonu ise çoğumuz için bir anlam ifade etmez.
Her şey ikinci dünya savaşıyla başladı. Sovyet Rusya ve Amerika’nın, biz daha fazla nasıl insan öldürürüz ile başlayıp soğuk savaşla geliştirilip uzay yarışı ile de devam ettirdiği ve dünyanın yörüngesine bir çok roket fırlatıldığı, asıl amaçları sadece savaş iken bir anda bilime de hizmet ettikleri bir dönem.
Belka ve Strelka
Laike

Öncelikle Dünya'nın ikinci yapay uydusu Sputnik 2. Sovyetler Birliği tarafından 3 Kasım 1957 tarihinde fırlatılan uyduda Laika adlı bir köpek de bulunmaktaydı ve bu yörüngeye yerleştirilen ilk hayvandı. Laika dünyaya canlı olarak dönemedi. Sonrasında ise 19 Ağustos 1960 yılında, kozmonot köpekler Belka ve Strelka’yı taşıyan Sputnik-5 uzay gemisi fırlatılmıştı. Bu iki köpek, uzaya başarıyla gönderilen ilk canlı yaratıklardı. Belka ve Strelka’nın başarılı uzay seyahati anında tüm dünyaya duyurulmuştu.  Belka ve Strelka hakkında kitaplar yazıldı, çok sayıda belgesel ve animasyon çekildi.
Ham

Amerika bu yarışın en büyük rakibi olduğunu göstermek için 1961 yılında Ham adında şempazenyi uzaya gönderdi. Mercury uzay aracıyla uzaya gönderilen şempanzenin amacı canlıların uzayda hayatta kalıp kalamayacağını anlamaktı. Ham 1961 yılında uzay görevini başarıyla tamamladıktan sonra yaklaşık 17 yıl boyunca Washington Ulusal Hayvanat Bahçe’sinde yaşamına devam etti ve orada hayata veda etti.
Sovyet Rusya, 20 kozmonotun yarıştığı ve iki başarılı pilotun finale kaldığı ilk insanlı uçuşa hazırlanıyordu. Bu  iki başarılı askeri pilotlar , Yuri Gagarin ve German Titov’du. Bir insan sempatikliği ve güler yüzlülüğü ile tur atlar mı diye düşünmeyin. Çünkü 1,57 m’lik Yuri Gagarin bu özellikleriyle rakibini geride bırakarak uzaya çıkacağını garantiledi..



12 Nisan 1961, saat 06:07'de uzaya çıkarak Dünyayı uzaydan gören ilk insan olan Yuri Gagarin’dir. Yuri Gagarin, daha uzaydayken veya dünyaya iniş yaparken ölür diye rütbesi yükseltildi. Vostok1 Uzay aracıyla şu an Kazakistan sınırları içerisinde bulunan Baykonur’dan uzaya gönderilen Gagarin, uzayda 108 dakika kaldı ve tarihe geçti.



Döndükten sonra bir kahram gibi karşılanan Gagarin, Sovyetler birliği kahramanlık madalyasını aldı. Dünyanın her yerinde büyük bir saygı gören Gagarin ismi ülke isminin önüne çıkınca rahatsızlıklar başladı. Gagarin, pilotluk yaptığı MIG-15 model uçakla rutin eğitim uçuşları yapıyordu, son uçuşunda eğitmeni ile birlikte hayatını kaybetti. 
Nasıl ki Fenerbahçe de, Alex’in heykelini diktikten sonra kovuldu diye hepimiz biliriz ki , Alex artık teknik heyetten klüp başkanından daha çok benimsenip seviliyordu ve Alex Fenerbahçenin önüne geçmişti. Ama Gagarin, Alex gibi şanslı değildi. Yuri Gagarin'in ölümü sonrasında devlet gizlilik kararı almıştır ve kamuoyu nezdinde o gün yaşananlar bir sır omuştur. Üstünden 50’e yakın yıl geçmesine rağmen, Gagarin’in şüpheli bir ölümü gizemini korumaktadır.
İlerleyen tarihlerde 1963 yılında Valentina Tereshkova (uzaya çıkan ilk kadın) uzayda 3 gün kaldı, 1969 yılında Amerika Apollo programlarıyla Ay yolcuğunu başlatıp Neil Armstrong, Ay’a ilk ayak basan insan oldu. Bu uzay yarışı günümüzde de devam etmektedir ama sadece 2 devlet değil şu anartık. Ülkeler uzayda güçlerini göstermeye devam ederken, bilinçli ve bilinçsiz bilime hizmet etmeye devam etmektedir.

Dünya uzay partisi olarak da geçen 'Yuri's Night' etkinlikleri, her yıl dünyanın bir çok yerinde 12 Nisan Yuri Gagarin etkinlikleri yapılır. Geçen sene Batman Atatürk İlk Okulunda Mezopotamya Astronomi Derneğinin yaptığı, Yuri Gagarin etkinliği ile onlarca haber kaynağına haber olurken, Rus resmi haber ajansı olan sputnik’e haber oldu.
Yurisnight verilerine göre, bu yıl Türkiye’de yapılacak Yuri Gagarin etkinlikleri 6 farklı nokta da ve 4 ilde yapılıyor. Bu Yuri gagarin etkinliğinin yapıldığı 4 ilden biri de Batmandır. 12 Nisan Çarşamba günü Batman Fen Lisesi ve Mezopotamya Astronomi Derneği iş birliği ile Yuri Gagarin, Uzaya çıkan ilk insan etkinliğini yaptık. Çok güzel ve  bir o kadar da eğlenceli geçti. Yaptığımız etkinlik ile 20'e yakın haber kaynağına haber olduk.
Bütün bilim severleri bekliyorduk, gelenlere ve emeği geçen herkese de teşekkürler ediyorum…


Kaynak: Uzaya çıkan ilk insan buradan da bulabilirsiniz...

6 Nisan 2017 Perşembe

Tavuk Yılı

Bu hafta ki yazım, biraz tarih biraz mitoloji biraz hikayevi bir yazı olacak. Yani bu yazımda özellikle sonlara doğru biraz bilimden uzaklaşıp tamamen eski zamanlarda söylenen ve olduğuna inanılanları dile getireceğim.
Eski zamanlarda insanlar, ekip biçme zamanını belirlemek;  yazın yaylaya, kışın kışlağa birlikte göçebilmek için, temel olarak gök cisimlerinin hareketine ve gökle ilgili olaylara bakarak takvimler yapmış ve zamanı sistemli halde kullanmaya başlamışlardır.
Tabiat olaylarıyla iç içe olan göçebe Türkler hayatlarını belli bir düzene koyma ihtiyacı duymuşlardır. Bu sebeple "geçmiş şimdi - gelecek" bilgisi yoluyla, zamanı sistemli hale getirmişler. Zamanı ölçmek için kullandığımız ölçütlerin, hepsinin temelinde aslında gök cisimleri ve göksel olaylar bulunur. Gerçekte zamanımızı Güneş'e, Ay'a, gezegenlere ya da yıldızlara bakarak belirleyebiliyoruz.
On iki hayvanlı Türk Takvimi, bir Ay-Güneş takvimidir. 12 yılın 5 katı olan 60 yıllık devreleri ile Türkler arasında çok yaygın bir sistem olmuştur.  Türk Takvimi’nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme “Çağ” adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saat idi. Her bir çağ ise sekiz “Keh’ten ibaretti. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü alınırdı. Bu takvimi aynı zamanda Göktürkler döneminde kullanıldığını Göktürk Bengütaşları’nda da görebiliriz. Hatta bu takvime Türklerin kullandığı en eski takvim de diyebiliriz.
Bu takvimde,
Dünya'nın ömrü 3.600.000 yıldır. Bu süre 360 ven'dir. (1 ven 10.000 yıldır. 12 yıl 1 devirdir. )
1 yıl 12 veya 13 aydır.
1 ay 4 hafta ve 30 gündür.
Bu takvimde güneş yılı esas alınmış ve 12 devreye ayrılmıştır. Yılbaşı Fare'den
ve Nevruz ayının (Mart ayının) 22'sinden itibaren başlar. Her 12 yılda bir başa döner.
Yıllara adlarını veren hayvanlar sırasıyla şunlardır: Hayvanlar sırasıyla, Sıçan, Sığır, Pars, Tavşan, Ejderha, Yılan, At, Koyun, Maymun, Tavuk, İt ve Domuz’dur
Mevsimler; Oğlak ay: İlkbahar, Uluğ Oğlak ay: Yaz, Uluğ ay: Sonbahar, Ay: Kış olarak belirlenirdi.
Bu Türk toplulukları arasında yaş hesapları ve dönemleri de bu sisteme göre yapılmaktadır. Bu takvimde müçel (12 yıllık dönem ) sayımı 13 yaştan itibaren başlatılır. Buna anne karnındaki 9 ay, bir yıl olarak eklenir.
 Böylece ilk devre olan Çagalık (Bebeklik) müçeli 13 olarak belirlenir. Bu takvimin kullanıldığı topluluklarda bir kişi, yaşını değil, içinde bulunduğu müçeli söylerdi.



 Bu devreler şöyledir: 
Birinci müçe : 13 yaş ,Çagalık / Bebeklik müçesi 
İkinci müçe:  25 yaş, Cahıllık / Çocukluk müçesi
Üçüncü müçe:  37 yaş, Yiğitlik müçesi 
Dördüncü müçe:  49 yaş, Orta yaş müçesi
Beşinci müçe:  61 yaş, Aksakallılık müçesi 
Altıncı müçe:  73 yaş, İlk yaşlılık müçesi 
Yedinci müçe:  85 yaş, Yaşlılık müçesi 
Sekizinci müçe:  97 yaş
İçinde bulunduğumuz 2017 yılı 21 Mart Newroz’u veya Nevruz’u itibariyle bu On İki Hayvanlı Takvime göre Tavuk yılındayız. Bütün hayvanları anlatmayacağım sadece içinde bulunduğumuz bu Tavuk Yılından bahsedeceğim.
Tavuk Yılı; Geçmişten gelen adetlere göre tavuk yılı, isyan yıllarıdır. Halkın aklında zor bir yıl olarak kalmıştır. Yaşlılar, "bu yıllarda halk çok çile çekmiştir" diye dile getiriliyor. Hastalıklar çok olur bazı yerlerde ise zelzele tahribat yapar alış veriş kesilir eşya pahalanır bazı yerlerde büyük savaşların olduğu söylenir. 
Mertlik ve cesaret bu yılda doğanlara mahsus özelliklerdir. Bu yılın insanları öyle gözü pek insanlardır, ki hayatları tehlike altındayken bile korkusuzca gülümseyebilir. Bunlar akıllı ve de yetenekli insanlardır. Çalışmayı ve yaptıkları işi severler. Onlardan fazla cömertlik beklememek gerek. 
Bu arada bende Tavşan Yılının üçüncü müçesindeyim. Tavşan yılda doğanların sezgileri güçlüdür. Parlak bakışlara sahiptirler. Çok merhametlidirler. Tavşan tabiat olarak korkak bir canlı diye devam eder. İlk başta da dile getirdim bunlar uydurulmuş özelliklerdir, gerçek değildir, bilimsel değildir.
Yaşadığımız yüzyıldaki Tavuk yılları: 1909, 1921, 1933, 1945, 1957, 1969, 1981, 1993, 2005, 2017, 2929, … 
Kaynak: Tavuk Yılı buradan  da ulaşabilirsiniz...