27 Ocak 2017 Cuma

Esentepe’ye Bilim Merkezi

Evet evet yanlış bir şeyden bahsetmedim, Batman’da bir Bilim Merkezinden bahsediyorum. İçinde tarihi, sosyal bilimleri, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, sergi ve deney salonları bulunan, bir gözlemevi ve bide planetaryumu (yıldız evini) de barındıran devasal bir bilim merkezi. Öğretmenlerin çocukları hamburger yemeye değil de bilimi öğrenmekle birlikte bildiklerini uygulayabildikleri bir bilim merkezine götürüldüğü günler…

Mezopotamya Astronomi Derneği, 9 Ocak Pazartesi günü Belediye başkan yardımcısı Abdulvahap Asma’ya sundu. Abdulvahap beyin yönlendirmesiyle, projeler ile ilgilenen başkan yardımcılarından Murat Şahin ile 10 Ocak Salı günü görüşüldü. Murat bey de proje koordinatörü olan Esen Tunç’a yönlendirildi. Esen hanım ilgileniyor ama oda çok yoğun olduğunu dile getirdi ve zamana bıraktı!
Bu arada proje neydi? Hiç bahsetmedim. Proje; Batmanda Bilim Merkezi’nin kurulması üzerineydi. Projeyi de bizzat ben Mezopotamya Astronomi Derneği başkanı olarak teslim ettim. Biraz zamana bırakıldı ama ben ne kadar hızlı ve ne kadar çabuk olursa, çocuklarımızın, gençlerimizin ve özellikle Batman halkının bilimle o kadar daha erken tanışması taraftarıyım.
Bilim Merkezi ne peki?
Bilim merkezleri, farklı yaş gruplarından ve farklı birikime sahip bireyleri bilimle buluşturarak, bilim ve teknolojiyi toplum için anlaşılır ve ulaşılır bir hale getirmeyi ve bilim ve teknolojinin önemini toplum gözünde artırmayı amaçlayan; deneysel ve uygulamalı etkinlikler içeren, ziyaretçilerini denemeye ve keşfetmeye teşvik eden; kamu yararı gözeten, kar elde etmek amacıyla kurulmayan, kamu ya da özel sektör kaynakları ile finanse edilen merkezlerdir.
Dünyada yaklaşık 3000 bilim merkezi bulunmaktadır. Bu bilim merkezleri her yıl 300 milyonun üzerinde ziyaretçi çekmektedir. Türkiye de büyük şehirlerin çoğunda hatta ilçelerinde bile açılmaya başlandı. Güney Doğu Bölgemize baktığımızda sadece Gaziantep’te “Turkcell Bilim Merkezi” var. O da Turkcell sponsorluğunda yapılmıştır.  Peki, çevre illerimize baktığımızda böyle merkezler var mı? Sizler zahmet etmeyin ben sizlere söyleyeyim, yok.
Bilim Merkezinin faydaları nelerdir?
 Bu bilim merkezi aynı zamanda sosyal faaliyetleri olan, özellikle çocuklar için yapmış olacağı etkinliklerle yeni nesilerin ufuklarını genişleten bir merkez olacaktır. Türkiye’de yurtdışına nazaran çok az sayıda bilim adamı bulunuyor. Bilim merkezleri sayesinde insanlarda bilim merakı arttırılabilir ve ülkemizde daha fazla bilim adamı yetişebilir. Diğer bilim merkezlerini, özellikle yurtdışındakilerini incelediğimiz zaman görüyoruz ki, yeni icatlar, araştırmalar ve sonuçlar çok başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bilim Merkezleri özellikle gençlere yönelik yapılan bir hizmet olduğundan Batman’daki nüfus dağılımına bakıldığında genç nüfus büyük bir oran teşkil etmektedir ve bu sebeple Batman’ın genç nüfus potansiyeli bakımından önem arz etmektedir. 
Batman’ın Güney Doğun’nun merkezinde yer alması ve diğer illere yakınlığı göz önüne alınırsa burada kurulacak bilim merkezine çevre bölgelerden kolaylıkla ulaşım sağlanabilelecektir. Kurulacak olan Bilim Merkezi tarihi ve coğrafi zenginliklerimizi anlatmak için önemli bir fırsattır. 
Üniversitemizde okuyan binlerce gencimize teorik bilgilerini pratiğe dönüştürebilecekleri, deneylerini yapabilecekleri geniş bir alana kavuşacaklar ve uygulamalı eğitim standartları yükselecektir. Bilim merkezleri, her yaş ve eğitim grubundaki insana açık olmakla birlikte özellikle çocuklar için deneyle tanışmalarını sağlayıp, zeka gelişimine katkı sağlayacağı için ayrıca önemlidir. Batman'da böyle bir merkezin kurulmasıyla büyükşehirlerdeki bu tür merkezlere gitme şansı olamayan insanlara, okullarında deney yapma şansı olmayan öğrencilere bu imkan sağlanmış olacaktır. Bu merkezlerde çocukların eğlenerek öğrenmesi, interaktif olarak deneylere katılmaları bilimin çeşitli dallarına ilgi duymalarını sağlayacak ve belki de geleceğin bilim adamları olmalarında etkili olacaktır.Bilim merkezleri, her yaş ve eğitim grubundaki insana açık olmakla birlikte özellikle çocuklar için deneyle tanışmalarını sağlayıp, zeka gelişimine katkı sağlayacağı için ayrıca önemlidir.
Geçen hafta içinde, Batman Belediyemizden bir anket çağrısı yapıldı. Esentepe Kent Parkı için anket hazırlandı ve halka sunuldu. Batman halkı Esentepe’de nasıl bir etkinlik, proje ve tesis istiyorsunuz diye soruluyor. Sizlerde Batman belediyesinin web sayfasında girip, düşünceleriniz yazıp katkıda bulunabilirsiniz.
Benim şahsi düşüncem, Esentepe Kent Parkı mevki olarak Batmanın merkezinde bulunuyor ve Batmanın neresinde olursanız olun tek araçla ulaşabileceğiniz bir yer. Böylesine güzel bir yere de o güzellikte bir proje yakışır. Esentepe Kent Parkı için en güzel proje “Bilim Merkezi” kurulması olacaktır. 
#BatmanHerYerdeOkuyor ama okumak veya okuyor gibi görünmek yetmez, bilimle kucaklaşmak, yeni keşiflere yelken açmak gerek…
Kaynak: Esentepe'ye Bilim Merkezi 'den de ulaşabilirsiniz...

20 Ocak 2017 Cuma

Müfredat Taslakları Görücüye Çıktı


Son zamanlarda her yeni gelen Milli Eğitim Bakanı, hatta değişmeden zırt pırt değiştirilen müfredat sistemi, geçen hafta yeni taslakları yayınlandı. Evet tekrardan değişiyor ve kafalar karışık mı karışık! Müfredat manyağı olan öğrencilerin umursamazlığı ise kaygı verici. Taslaklara göz attığımızda azaltılan konular, çıkarılan konular, eklenen konular ve yeri değişen  konularda mevcut. 

Bir bakalım neymiş bu taslak…
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB)  yeni müfredat ile ilgili uzun süredir devam eden çalışmaların sonuna gelindiğini söyleyen Bakan İsmet Yılmaz, Güncellenen Öğretim Programları bilgilendirme toplantısında, temel eğitim ve orta öğretimde okutulan 51 programın güncellenmiş müfredatını geçen hafta kamuoyu ile paylaştı. 2 yıldır proje aşamasında olan yeni müfredat 2017’nin Eylül ayında okulların açılmasıyla aktif edilecek.
 Bu sistemle ilk tanışacak olan öğrenciler, ilkokul 1. sınıf, Ortaokul 5. Sınıf ve Orta Öğretim (Liseler)’de ise 9.  Sınıflar olacak.  2017-2018 eğitim ve öğretim yılında 8. ve 12. sınıflar yeni müfredat ile tanışmayacaklarından TEOG, YGS ve LYS gibi sınavlarda bir değişiklik şu an için gözükmüyor.
53 taslak programlardan 19’u ilköğretim, 34 tanesi ise ortaöğretim için oluşturulduğunu açıkladı. Bunların arasında fen bilimleri, matematik, Türkçe, bilişim teknolojileri, insan hakları ve yurttaşlık, felsefe, kimya, tarih, biyoloji, coğrafya, matematik, Türk kültür ve medeniyet tarihi, müzik gibi birçok ders var.
 Fen Liselerini diğer liselerden ayıran ve yeni müfredatta fizik, kimya, biyoloji ve matematik ders kitaplarını da ayrıldı. Liseler demişken,” Hayatın Başlangıcı ve Evrim” konusu müfredattan çıkarıldı. Onun yerine “Canlılar ve Çevre” konusu getirildi. Birçok yerde çıkarıldı diye yazılıp çizilenlerden biri de, Evrenin oluşum teorisi “Big Bang Teorisi” ise taslaklarda yerini koruyor.
Yeni müfredat taslakları, 13 Ocak ve 20 Ocak arasında ilçelerdeki öğretmenlerin incelemeleri var. 6 Şubat’ta sivil toplum kuruluşlarından görüş almak için son gün. Programların 10 Şubat Cuma´ya kadar http://mufredat.meb.gov.tr  adresinde olacak. Sizlerde müfredatı kontrol edip, olumlu veya olumsuz gördüğünüz tarafları ileterek bu taslağa katkı sunabilirsiniz. 20 Şubat’taysa Talim Terbiye Kurulu ders kitapları yazım süreci başlayacak diye belirtiliyor.
Fen bilimlerinde, Astronomi başı çekecek!
Fen bilimleri dersinde bulunan astronomi ile ilgili konular, son konu olduğu için genelde yetiştirilemiyordu. Yetiştirilememe bahanesi bir yana konu hakkında bilgi sahibi olan eğitmenimiz de çok az. En eski temel bilim olan astronomiden birçok öğrenci mahrum kalıyordu. Oysa öğrencilerin küçüklükten beri en büyük hayali Astronot olmak ve en çok merak ettikleri uzay, yıldızlar ve gökyüzü gibi konular. 

Yeni müfredat taslaklarında 3. sınıftan itibaren 8. sınıfa kadar ki fen bilimleri dersinin ilk konusu astronomi olarak değiştirildi ve her yeni eğitim yılı astronomi bilimi eğitimi ile başlayacak. Sonrasında fizik ve kimya ile devam edecek. Bu değişiklik olumlu ama bir sürü eksiklikleri olan eğitim sistemimiz ve sürekli değişen müfredata ayak uydurmakta zorlanan eğitimciler ve eğitimcilerin eksik olduğu konuların onlara yüklenmesi ve bu konulardan faydalanamayan öğrenciler de ayrı bir sorun.
Fen bilimleri Öğretmenlerine yıllardır bir çok ilde Astronomi Öğretmen Seminerleri (AÖS) ile temel astronomi eğitimi, atölye çalışmaları ve gökyüzünün tanıtılmasında oldukça katkıda bulunuldu. AÖS’lerin daha sık ve daha yaygınlaşmasını gerektiğini düşünüyorum. Önümüzde ki çok kısa zaman içinde birçok Sivil Toplum Kuruluşu(STK) ve Yüksek öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapmalıdır. Öğretmenlerimizin eksiklerini gidermek adına birçok adım atılmalı ki öğrenciler doğru ve sağlıklı bilgiye ulaşabilsin. En önemlisi de, her eğitimi ve her konuyu ehline teslim etmek çok daha faydalı ve yararlı olacaktır.
Son değişiklik olmasını umut etmek hata olur, her an yeni değişiklere hazırlıklı olmakta fayda vardır.       Korkumuz o ki; yarın veya öbür gün müfredat değiştirmeyi bırakır bakanlık, ama biz ayak uydurmakta zorlanırız…

14 Ocak 2017 Cumartesi

Mezopotamya'da Bilim

Mezopotamya'da Bilim


Mezopotamya ismi son zamanlarda oldukça yaygın ve bu ismin kullanıldığı yerler genel itibariyle de Doğu ve Güney Doğu bölgeleridir. Hal böyle olunca bu sefer başkalarının da bu ismi etnikleştirme ve ciddi anlamda rahatsız edici ön yargılar doğuruyor. Tabi bende ilk Mezopotamya isimli bir topluluk kurunca karşılaştım. Halen karşılaşmıyoruz ve maalesef bu ciddi anlamda bizi üzüyor. İlk yazımda Mezopotamya’nın bütün Avrupa’ya ışık tuttuğu, sonrada gerçekten ışık tuttu mu diye biraz araştırma yaptım ve bir çok kaynaktan faydalandım. Tarih ve bilim makalelerinde bir derleme yaptım.

Dicle ve Fırat deltası; Asya, Afrika ve Avrupa arasında köprü vazifesi gören bir kavşak bölge olarak büyük bir uygarlığın gelişmesine çok elverişli bir yerdi. Burada gelişen Mezopotamya uygarlığının başlangıcı M.Ö.3000 yıllarından öncesine gider. Bu uygarlığı Sümerliler, Akadlılar ve Babilliler ortaya koymuştur.
En eski gözlem kayıtları Venüs gezegenine aittir ve Eski Babil Çağı’na kadar gider. Eski Babilliler daha pek çok gözlemler yapmışlardır. Örneğin Ay ve çıplak gözle görülen 5 gezegenin, Güneş’in yörüngesinden çok uzaklaşmadıklarını saptamışlardır. Bilimsel faaliyetler olarak daha çok zaman ölçme, alan hesaplama, sulama kanallarını organize etme, değiş-tokuş gibi günlük yaşamın gereklerine uygulanan astronomi ve matematik bilgileri ile karşılaşılır. Astronomi bilimi dünyaya ilk Mezopotamya’dan yayıldı.
Eski dönem Babil’de, gökyüzü olaylarını gizemli bir biçimde okuma ve yorumlama da önemliydi. Bu nedenle Babilli din adamları, gök cisimlerinin devinimlerini okumada, kralların yazgılarını, hava durumunu öngörmede büyük beceri kazanmışlardı. Ay ve Güneş tutulmaları, kuyruklu yıldızlar gibi işaretleri yorumlayarak görevlerini yerine getiriyorlardı.
Gökyüzü kültürü önem kazandıkça, Babilliler, din adamları için zigguratlar yapmaya başladılar. Zigguratlar, geniş düz piramitler biçimindeki gözlem tapınaklarıdır. Babil’in gökbilimci din adamları, Zigguratların tepesinden tertemiz gökyüzünü incelemeye başladılar. Yaptıkları başarılı çalışmalar Mısır ve Yunanlıları etkilemiştir.
Modern astronominin temelinde Mezopotamya astronomisi bulunur. Onlar mitolojiye ve dinî inançlara dayanan astronomiden laik ve matematiksel astronomiye geçmeyi başarabilmişlerdir. Evrenin, Yer, gök ve ikisi arasında bulunan okyanustan oluştuğuna inanıyorlardı. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini ve on iki takımyıldızını tanıyorlardı. Söz konusu beş gezegenin tutulma düzlemi yakınında dolaştığını saptamışlardı. Ay yılına dayanan takvimleri daha sonraki dinî takvimlere ve İslâm Dünyası'ndaki hicrî takvime temel oluşturmuştur. Günü 12 saate, saati 60 dakikaya, dakikayı da 60 saniyeye bölmüşlerdi. Güneş, Ay ve beş gezegene bağlı olarak bir hafta 7 gün olarak kabul edilmiş ve bu 7 günlük hafta Romalılar vasıtasıyla Avrupa'ya geçmiş ve oradan da bütün dünyaya yayılmıştır. Ay ve Güneş tutulması tahminlerini yapabilecek düzeyde astronomi bilgisine sahiptiler.
Mezopotamyalıların 60 tabanlı ve konumsal bir rakam sistemleri vardı. Bu sistemin konumsal olması, yani bir rakamın sayı içindeki yerine göre değişik değerler alması nedeniyle, harf rakam sistemi kullanan Yunan ve Romalılardan daha ileri idiler. Bu rakamlarla dört işlemi, kare ve karekök almayı biliyorlardı.
Mezopotamyalılar cebirin kurucusudurlar. Gelişmiş bir rakam sistemine sahip olmaları cebir konusunu da ilerletmelerine yol açmıştır. Birinci ve ikinci derece denklemlerini belirli gruplar halinde sınıflamışlar ve her grup için ayrı çözüm formülleri vermişlerdir. Geometrileri analitik idi. Yani, geometri problemlerinin çözümü genellikle cebir yoluyla ele alınmaktaydı. Thales Teoremi'ni dik üçgenler için bulmuş ve kullanmışlardır. Pythagoras Teoremi'ni de biliyor ve kullanıyorlardı. Daireyi 360 dereceye bölen de ilk Mezopotamyalılardır.
Yani aslında başka mana aramaya gerek yok, insanlığın ve bilimin başladığı yerdir Mezopotamya. Sorulması sorgulanması gereken aslında, herkese yol gösterirken son yüzyıllarda neden yolumuzu kaybettik. Avrupa’yı aydınlatırken biz neden karanlıkta öylece kala kaldık...

kaynak: mezopotamyada-bilim 'den de ulaşabilirsiniz.

8 Ocak 2017 Pazar

Mavi Soluk Nokta " Pale Blue Dot "

Mavi Soluk Nokta


Soluk Mavi Nokta (Pale Blue Dot) , Dünyanın Voyager 1 sondası tarafından 1990 yılında yaklaşık 6 milyar kilometre uzaklıktan çekilen fotoğrafı. Fotoğraf, dünyayı uzayın sonsuzluğu içinde tek başına gösterir.
Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. İşte o nokta burasıdır. Evimizdir. O nokta biziz. Sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın üzerinde geçirdiler. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günahkâr işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde. 
Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. Bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün... Şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. Bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün... Anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar yoğun! 

Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. Gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. İçinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur


Dünya... Şu ana kadar, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. En azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. Evet, ziyaret ediyoruz. Ama henüz yerleşemiyoruz. Beğensek de beğenmesek de, Dünya şu an için yaşadığımız yegâne yer. 

Gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. Bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük Dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. Bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor. 


Carl Sagan, Soluk Mavi Nokta (Pale Blue Dot, 1994

7 Ocak 2017 Cumartesi

2016 Yılında Neler Oldu!

2016 Yılında Neler Oldu!

Dün gibi hatırlıyoruz hepimiz ama ne de çok çabuk geçti koskoca bir yıl, neler oldu neler! 2016 yılı artık yıldı bir, 4 yılda bir takvimimiz 365 gün değil de 366 gün olduğu yıl yani. Bu kısacık bir yılda bir çok önemli bilim çalışmaları oldu, doğal olaylar yaşandı. Hafızamızı tazeleyip önemli olabilecek gelişmelere beraber bakalım.
    Şubat 2016, Onlarca yıllık araştırmalar sonrası, uzay bilimciler ilk kez çekim dalgalarını doğrudan gözlemlediklerini duyurdu. Böylece Albert Einstein'ın 100 yıl önceki genel görelilik kuramında geçen Kütle Çekim Teorisi de doğrulanmış oldu.
    7 Martta uzay İstasyonunda 340 gününü tamamlayan Astronot Scott Kelly, Boyu 5 cm uzun olarak dünyaya döndü. Astronot Kelly ile ikizi üzerinden gerek yaşlanma gerekse de vücutta ne gibi değişimler olduğu ile ilgili incelemeler sürüyor. 
    Tam Güneş tutulması,  9 Mart 2016 ‘da  yaşandı.Güneş tutulmasını Sumatra, Borneo Sulawesi ve Pasifik Okyanusu’nda görüntüleyebildi. Güney/Doğu Asya, Kuzey/Batı Avustralya, Pasifik ve Hint Okyanusu gibi bölgelerde ise Parçalı Güneş tutulması şeklinde gözlemlendi. Türkiye'den ise gözlemlenemedi.
    9 Mayısta Merkür, Güneş etrafında döngüsü esnasında dünyadan gözlemlendi ve 10 yıl aradan sonra Dünya'nın bir çok yerinde gözlemlenirken Türkiye'nin bütün illerinde görüldü. Bir sonra ki geçiş 2019 yılında gerçekleşecek.
    Juno uzay aracı, 6 Ağustos 2011 de NASA'nın Florida'daki Cape Canaveral üssünden 2016'da Jüpiter'e ulaşmak amacıyla yollanan ve 5 Temmuz 2016 tarihinde Jüpiter'in yörüngesine giren insansız uzay aracı, Jüpiter ile ilgili  araştırmalarına devam ediyor.
     Kaliforniya merkezli bir uzay araştırmaları şirketi olan SpaceX, 8 Nisan 2016 tarihinde uzay roketini okyanusa dikey olarak indirmeyi başardı. Bu denemeler esnasında da 2 önemli kaza yaşandı. İlki roketi dikine indirmeye çalışırken roketin dört ayağından birinin kırılması nedeniyle, yere çakıldı. İkinci ise roketi kalkıştan kısa bir süre önce infilak etti.
    SpaceX’in CEO’su Elon Musk, Mars'a Koloni Kurma Planlarını Açıkladı. Musk, 2018’de Mars’a yapacakları ilk seferle, gezegende kendi kendine yetebilen bir yerleşimin temellerini atmayı planladıklarını açıkladı. Mars'a biletler ise 200 bin dolar olarak teyit etti.
    Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Rusya Federal Uzay Ajansı’nın Mars’ın keşfi için birlikte yürüttüğü ExoMars projesinde ilk aşama istendiği gibi gitmedi. Mars'a gönderilen Trace Gas Orbiter (TGO) uzay aracı, başarıyla Mars yörüngesine oturdu. Ancak TGO'nun taşıdığı Schiaparelli test modülünden,19 Ekim 2016 tarihinde Mars atmosferine girdikten sonra bir daha sinyal alınamadı. Çünkü iniş esnasında yere çakılmıştı.
    Uzay madenciliği diğer adıyla Astrod madenciliğin ilk adımı atıldı ve önümüzdeki yıllarda sıkça duyacağımız bu uzay madenciliğin önü açıldı. NASA’nın "Atlas V" roketiyle Cape Canaveral üssünden fırlatılacak "Optik Spektropkopik ve Kızılötesi Görüntüleme Sistemi Regolit Kaşif" (OSIRIS-REx) ile gerçekleştirilecek.
    Dünya’ya en yakın Dünya benzeri öte-gezegen bulundu. ESO teleskoplarını ve diğer tesisleri kullanan gökbilimciler Güneş’ten sonra Yeryüzü’ne en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin yörüngesinde dolanan bir gezegene dair oldukça güçlü kanıtlar elde ettiler. Uzun süredir aranan Proxima b adlı gezegen, soğuk kırmızı yıldızının etrafındaki bir turunu 11 günde tamamlıyor, gezegenin yüzey sıcaklığı ise suyun sıvı halde kalabilmesini sağlıyor. Güneş Sistemi dışında yaşam barındırabilecek en yakın yer olabilir.
    Çin, uzaydaki yaşamı araştırmak amacıyla 30 futbol sahası büyüklüğünde ve 500 metre çapındaki Küresel Diyafram Radyo Teleskop'un, (FAST) Guicou eyaletindeki Pingtang kasabasında yaptığı dünyanın en büyük radyo teleskopunu faaliyete geçirdi.
    16 Eylül Ay Tutulması dünyanın büyük bir kısmı tarafından izlendi ve tabi Türkiye'den de Parçalı Ay Tutulması olarak gözlemlendi.
    Hindistan insansız ve tekrar kullanılabilir uzay mekiği fırlattı, tekrar kullanılabilir uzay aracı geliştirme yarışının bir parçası oldu.
    21. yüzyılın en büyük dolunayı ya da "14 Kasım Süper Ay"ı dünyanın farklı bölgelerinden gözlemlendi. Ay’ın, 25 Kasım 2034'e kadar dünyaya bu yakınlığa gelmeyeceği ve dolunayın 68 yıl sonra ilk kez yüzde 10-14 arasında daha büyük ve yüzde 30 daha parlak görüntülendi. Bu denli yaklaşan ay, dünyada depremlerin olmaması da oldukça düşündürücü !
    Yaklaşık 2000 yıldan fazladır bilinmesine rağmen, 2016 yılı içerisinde hemen hemen bütün medyada, burç tarihlerinin değiştiği ile ilgili bilgi paylaşıldı.
    Coğrafi kısıtlama olmaksızın dünyanın her yerinden Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hedef istihbaratına yönelik ihtiyacını yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsü ile karşılayacak olan Göktürk-1 uydusu 5 Aralıkta Fransız Guyana'sından fırlatıldı.
    Eylül ayında, Türkiye'nin uzaya açılacak en büyük teleskopu DAG Teleskopu’nun inşaatı, Erzurum Palandöken eteklerindeki Karakaya Tepeleri’nde başladı.
    Uzaya gidecek olan ilk Türk genci, Halil Kayıkçı 2016 yılında uzaya gidemedi ve 2017 gibi diye söyleniyor. Umarım fazla ertelenmez!
    Yazın sıcaktan bulanan Adanalı bir genç “Yeter la yeter. Yaktın kuruttun bizi” diyerek güneşe silahla ateş açmış, daha sonra gözaltına alınmıştı.
    Dünya, kendi etrafında saatte 1600 km hızla Güneş etrafında bir tur attı.
Güneş Sistemi, Samanyolu Gökadasının merkezi etrafında saatte 900.000 km hızla Orion kolundaki yörüngesinde yaklaşık 7 milyar km yer değiştirdi.
Evren genişlemeye devam ederken, Dünya Güneş’in  uzaya attığı madde nedeniyle biraz daha uzaklaştı…
Türkiye'nin bir çok ilinde, farklı yaş gruplarına çok sayıda eğitimler, etkinlikler, paneller, seminerler ve gözlem etkinlikleri yapıldı. Bu yılın, daha fazla eğitim daha fazla bilim daha fazla teknolojik ve bilimsel çalışmaların olmasını temenni ediyorum…
Kaynak: 2016 yilinda neler oldu linkte de bulabilirsiniz.

Güneş Tutuldu ve Zihinler Açıldı

Güneş Tutuldu ve Zihinler Açıldı

Vakti zamanında bilim alanında bütün dünyaya ışık tutan ve önderlik eden Mezopotamya, yüzyıllardan bu yana karanlığa terk edildi. Daha düne kadar Avrupa’nın önünde gelişmeler gösterirken bugün Avrupa’nın atıklarıyla yetinmekteyiz. Batıyı bir kenara bırakıp Türkiye geneline baktığımızda, Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi, Akdeniz, İç Anadolu ve Karadeniz’in bir kısmı Astronomi alanında girişimler çalışmalar mevcut. Peki, Doğu Anadolu veya Güneydoğu Anadolu’da astronomi alanında ne kadar çalışma yapılıyor beraber bir göz atalım.
Ankara’nın berisine bakıldığında Gaziantep’te bulunan bilim merkezi dışında herhangi bir bilimsel çalışma alanı yok veya var da bir çalışma yapmıyor. Fazla uzaklara gitmeye gerek duymuyorum. Çünkü uzaklarda da pek bir çalışma yok ve daha çok bireysel çalışmalar var. Ama kimsenin bu çalışmaları da dikkate aldığı olmamış.
2012 Temmuz ayında sosyal medya üzerinden Mezopotamya Astronomi Topluluğu olarak bir topluluk oluştu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Astronomi (gök bilimi) ve fen bilimi alanında çalışmalar yapmayı hedeflemişti ve birçok çalışma yaptı. Ama resmi değildi. 
Bundan dolayı kimse dikkate almadı ve topluluk yetkililerine randevu dahi verilmedi, destekte bulunulmadı. 
20 Mart 2015 tarihinde topluluğun son ama yeni bir başlangıca ön ayak olacağı “Parçalı Güneş Tutulması” etkinliğini Batman Atatürk İlk ve Ortaokulu’nda, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ve Batman 50. yıl birimi ortak bir işbirliği yaptı.
“Güneş Tutulunca Zihinler Açılıyor.” Her biri farklı alanlarla meşgul ve zihni açılan 7 koca yürekli insan bir araya gelerek 18 Mayıs 2015 tarihinde Türkiye’nin ikinci Astronomi Derneği olan Mezopotamya Astronomi Derneği’ni Batman’da kurdu. 
O yedi kişiyi şöyle anlatmamız gerekirse, biri Astronom (Gökbilimci), ikisi Öğretmen, üçüncüsü Üniversite Öğrencisi, dördüncüsü Eğitim Gönüllüsü, beşincisi Reklamcı ve altıncısı ise Tarım Danışmanıydı. Tek ortak amaç vardı o da Astronomi ve fen biliminin yaygınlaşmasına katkı sağlamaktı.
Mezopotamya Astronomi Derneğini belki bir çoğunuz duymadınız. Peki, bu dernek şimdiye dek neler yapmış; Antalya Olympos’ta “Olimpos Gökyüzü ve Bilim Festivali” ile 3 günlük bir bilim etkinliğine ön ayak oldu. Bu etkinlik sosyal medyada en çok takip edilen en büyük bilim siteleri olan Kozmik Anafor ve Bilim fili ekipleriyle ortak gerçekleştirildi. Batman Üniversitesi’nde iki gün boyunca seminer verildi. Batman’da 6 tane halka açık etkinlik gerçekleştirdi. Anaokulu, İlkokul, Ortaokul ve Liselerde bir çok seminer ve gökyüzü gözlemleri gerçekleştirdi. 
Kurulduğu andan bu yana sürekli gelişen nadir Astronomi olaylarını halka açık etkinliklerle gerçekleştirdi. Şimdiye dek toplamda 16 etkinlik ile yaklaşık 6 bin kişiye astronomi eğitimi ve gökyüzü gözlemleri hakkında bilgi verildi.
Her ne kadar zihni açılan eğitimciler bu yola baş koydularsa da henüz zihni açılamayan bürokratlarımız da var. Şimdiye dek yapılan hiçbir proje çalışmalarına destekte bulunulmadı ve hiçbir hibe programına kabul edilmemek ile birlikte kapısı çalınıp destek vermeyen insanlarımızda yok değil. Bunların dışında şimdiye dek sponsor da bulamadı Mezopotamya Astronomi Derneği. Şuana kadar yapılan bütün etkinliklerin giderleri dernek üyeleri tarafından karşılanıp, kendi imkanlarıyla 6 bin insana ulaştı.
Belki destek olunmazsa sineye çekip otururlar diye düşünüyorsa birileri yanılıyorlar. Çünkü bugüne kadar desteksiz 6 bin insana nasıl ulaşıldıysa bundan sonra da çalışmalarına aynı şekilde devam edeceklerdir. 
Unutmayınız ‘Cehaletin panzehiri bilimdir’ ve bizi kurtarırsa bilim kurtarır. Siz ne kadar sırt çevirseniz de, görmezden gelseniz de gerçekleri değiştiremezsiniz!

Kaynak; Güneş Tutuldu ve Zihinler Açıldı de ulaşabilirsiniz.