6 Eylül 2017 Çarşamba

Isıtıp ısıtıp Önümüze veriyorlar!

Artık itiraf edelim lütfen, millet olarak okumuyor ve araştırmıyoruz, aslında merakta etmiyoruz ama çok meraklıymış gibi davranmadan da geçemiyoruz. Çok cahiliz ama her konu hakkında bilgi sahibiyiz!
Yıllardır kıyameti kopartmaya çalışan bazı kesimler var, bu kesimlere deli gibi inanalar ve bu kesimler sırtında çok güzel köşe dönenler, üstüne kitap yazanlar ve bununla yetinmeyip film çekip izlenme rekoru kırıyorlar…
Bazı kaynaklara göre her yıl; mutlaka bir iki kere kıyamet kopuyor, Mars Ay kadar gözüküyor, Ay mavi oluyor, zaman zaman kırmızı deve bile dönüşüyormuşş… Ve daha bir sürü saçma bilgiler yayılır, bunlara bilgi demekte ne derece doğru bilemedim!
27 Ağustos saat 00:30’da Mars, Ay kadar görünecekmiş diye dolanan bir haber ve bu haberin doğruluğunu araştırmadan paylaşmaya devam eden saf ve bir o kadar da gökbilimi cahili insanımız oldu geçen günlerde. Evet evet millet olarak gök bilimi cahiliyiz, çünkü bilmiyoruz, araştırmıyoruz ve açıkçası merakta etmiyoruz çünkü okumak ve araştırmak zaman kaybı gibi algılıyor bizim cahiller o nedenlere gördükleri her şeye kanıp bu bilgi kirliliğinin yayılmasına alt yapı hazırlıyorlar.
27 Ağustos ile ilgili Ay ve Mars hakkında şöyle söyleyeyim sizlere; Ay, yaklaşık 21: 30 civarında battı ve gece yarısı gökyüzünde değildi. Mars ise Güneş’e yakın konumda ve şu zamanda güneş doğmadan yaklaşık en fazla 1 saat gökyüzünde görülebiliyordu. Yani gökyüzünde ne Ay var ne de Mars ama gece yarısından sonra Mars Ay kadar olacak haberleri dolanıyor! Atacaksanız lütfen destekli atın ve en azından biraz araştırıp atın, daha inandırıcı olur.
Başka bir haberde ise, Kasım ayında Dünya 15 gün kararacakmış.! Bak sen şu dünyanın yaptığına… Gene NASA açıklamış veya NASA’ya yakınlığı ile bilinen bazı sitelerin açıklamasıymışş… Külliyen yalan dolan ile dolu sayfalar ve tek doğru cümle yok. NASA bu açıklamaları duysa, kurumu kapatırlar o derece saçmalamışlar.

Her sene bu tarz haberleri ısıtıp ısıtıp önümüze veriyorlar ve her defasında kanıyor insanımız. Önümüzde ki aylarda veya yıllarda bu tür haberlere daha çok rastlayacaksınız. Sizlerden ricam lütfen araştırın, haberlerin doğruluğunu sorgulayın ve bol bol okuyun…

21 Ağustos tarihinde Amerika’da Tam Güneş Tutulması yaşandı biliyorsunuz. Yurdum insanı tutulmanın olacağı vakitte heyecan yapıp Güneş battıktan bir kaç saat sonra, Güneş tutulmasını göreceklerine kendilerini inandırmış bazı çevrelerin kamp yapma girişimlerinden hiç bahsetmiyorum… 


Bu trajik komik olaylar yaşanırken yurdumuzda, 1 Eylül tarihinde 5. Yılına giren Batman Yön Gazetemize, daha nice güzel ve başarılı yıllar diliyorum…
Kaynak; 29 Ağustos 2017 Batman Yön Gazetesi Isıtıp ısıtıp Önümüze veriyorlar! 

25 Ağustos 2017 Cuma

Bu Gurur Hepimizin

Türk bilim insanlarımız ilk kez bir Öte-gezegen keşfetti. Son zamanlarda aldığımız en güzel haberlerden biri bu olsa gerek. Artık bizim de bir gezegenimiz var, güneş sisteminin dışında ve bize oldukça uzak bir konumda.
Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesinden dört bilim insanı, Rus ve Japon bilim insanlarıyla ortak yürütülen çalışmanın sonucunda, 212 ışık yılı (1 ışık yılı = yaklaşık 9.5 trilyon kilometre) uzaklıkta ve Jüpiter gezegeni benzeri bir öte-gezegen keşfettiklerini duyurdular. Bu keşif, tarihimizde keşfettiğimiz ilk öte-gezegen olarak kayda geçti. 
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mesut Yılmaz’ın  Astronomy & Astrophysics'te yayınlanan makalesi ile bu güzel haberi duyurdu. 2007 yılında Ankara Üniversitesi'nden araştırmacıların liderliğinde başlattıkları, Türk, Japon ve Rus bilim adamlarından oluşan uluslararası bir proje çerçevesinde sürdürülen "gezegen arama" 10 yıllık çalışmalarının ardından ilk meyvesini verdi.
Son yıllarda TÜBİTAK projesi ile de desteklenen bu çalışma ile Antalya Bakırlıtepe'de bulunan TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nde 1,5 metre ayna çaplı Rus-Türk Teleskopu ile Japonya Okayama Astrofizik Gözlemevi'nden işbirliği çerçevesinde sağlanan iyodin hücresi aygıtı kullanılarak, çok hassas gözlem ve analizler sonucunda gözlemledikleri yıldızın hareketlerindeki değişim sonucunda keşif gerçekleşti.
Keşfedilen Gezegen ile ilgili küçük bilgiler; 
Ø 1.25 Güneş kütlesinde ve yaklaşık 5 Güneş çapında ve Kırmızı dev yıldız olan HD208897 adlı yıldızın sistemindedir.
Ø HD208897 yıldızı, bize yaklaşık 212 ışık yılı uzaklıktadır.
Ø Keşfedilen gezegen, HD208897 yıldızına yaklaşık 1 astronomik birim uzaklıkta, yani Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığı ile eş değer.
Ø Gezegen, Jüpiter gezegenin 1.4 katı büyüklüğünde ve içine yaklaşık 1300’a yakın Dünya sığdırabiliriz.
Ø Keşfedilen gezegen, yıldızı etrafında ki döngüsünü yani bir yılını 353 günde tamamlamaktadır.
Ø Ülkemiz tarihinde ilk keşfettiği gezegen (öte-gezegen)dir.
Ø Keşfedilen gezegen daha adlandırılmadı ve yerli bir isimlendirme bekleniliyor.

Gezegen ismi için birçok isim dolanmaya başladı sosyal medyada. Herkes fikrini dile getirmede özgürdür ama önceliği keşif ekibinin olması gerek diye düşünüyorum. İsim önerisi yapmayacağım çünkü benim için isimden çok keşif önemlidir.
Bu çalışmada emek veren; Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Osman Selam ve Yrd. Doç. Dr. Mesut Yılmaz, Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Varol Keskin ve Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünde doktora öğrencisi olan İbrahim Özavcı’ya bu keşiflerinden ötürü teşekkürlerimi iletiyor ve başarılarının devamını diliyorum.

4 Ağustos 2017 Cuma

Ağustos Ayında Gökyüzünde Şölen Var!

07 Ağustos 2017 Parçalı Ay Tutulması: Bu tutulma Avustralya, Antarktika, Asya, Afrika, Ortadoğu, Avrupa, Güney Amerika’nın doğusu, Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu ve Atlantik Okyanusu’nun güneyinden izlenebilecek. Ülkemizden başlangıcı gözlenemeyecek olan bu tutulma Türkiye Saati ile 18.48’de başlayacak. Tutulma ortası 21.20’de gerçekleştikten sonra tutulma 23.53’te bitecek. Tutulma parçalı olacağı için gökyüzünde Ay’ın tamamı değil %25’lik bir bölümü (alt bölgede) kararacak.

12-13 Ağustos Perseid Meteor Yağmuru :12-13 Ağustos tarihinde gökyüzünde görünecek olan meteor yağmurları, Swift-Tuttle kuyruklu yıldızın ardında kalan bir bulutu sayesinde gözlemlenecek. Dünya’nın Güneş’in etrafında dönmesiyle birlikte yılın her Temmuz aylarında görülen bu meteor yağmurlarının en yoğun görüldüğü zamanlardır. Saatte yaklaşık 150 meteor yağmurunun gözlemlendiği bu gök olayının en heyecan verici kısmı ise teleskop, dürbün gibi bir ekipman olmadan, çıplak gözle gözlemlenebiliyor olmasıdır.

21 Ağustos 2017 Tam Güneş Tutulması: Özellikle ABD’li gökbilimciler tarafından merakla beklenen bu tutulmanın tam tutulma evresi 2 dakika 45 saniye sürecek. Kuzey Amerika, Orta Amerika, Avrupa ve Afrika’nın batısı, Asya’nın doğusu, Pasifik Okyanusu ve Atlantik Okyanusu’nun kuzeyinden  gözlenebilecek bu tutulma Genel Zaman ile 15:47’de başlayıp 21:04’te son bulacak.

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Donmak Yerine Yanıyoruz!

“Güneş’in Dünya’ya 1mm yaklaşması ve ya uzaklaşması Dünya’nın çok fazla ısınmasına ya da buzullaşmasına sebep olabilir.”  Bu cümleyi birçoğunuz okumuşsunuz veya duymuşsunuzdur. Hatta okulda öğretmenleriniz bile sizlere söylemiş olabilir.
Bu hafta bu konuyu biraz ele alıp, ne zaman yanıyoruz veya ne zaman donacağız diye beraber bakacağız…
Dünya’nın Güneş etrafında dolandığı yörünge  bir elipstir.  Güneş’imiz bu elipsin odaklarından birinde bulunur. Dünyamız Güneş yörüngesinde dolanırken, yörünge üzerinde bulunduğu noktanın Güneş’e uzaklığı sürekli değişmektedir. Bu değişimler 1 mm ile değil milyon km’ler ile gerçekleşiyor.
4 Ocak tarihinde Dünyamız Güneş’e en yakın konumda ve uzaklığı ise yaklaşık olarak 147 milyon km’dir. O tarihte biz Kuzey yarım kürede yaşayanlar kış mevsimini yaşarken, Güney yarım kürede yaşayanlar yaz mevsimini yaşamaktadırlar.
3 Temmuz tarihinde ise Dünyamız Güneş’e en uzak konumda ve uzaklığı yaklaşık olarak 152 milyon km’dir. Biz Kuzey yarım kürede yaşayanlar bu sefer yaz mevsimini yaşarken, Güney yarım kürede yaşayanlar kış mevsimini yaşamaktadır.

Dikkat ettiyseniz 4 Ocaktan 3 Temmuza kadar geçen sürede Dünyamız, Güneş’e yaklaşık olarak 5 milyon km yaklaşmakta ve 3 Temmuzdan 4 Ocak ayına geçerken de aynı şekilde yaklaşık olarak 5 milyon km uzaklaşmaktadır.
Dünyamızın ısınıp soğumasına aynı zamanda mevsimlere de, Dünya'nın Güneş ile yakınlaşıp uzaklaşması çok az bir etkisi var, yok demiyoruz ama çok az. Peki, önemli olan ne bu durumda diye sorabilirsiniz? Güneş ışınlarının geliş açısı, ne kadar dik ya da ne kadar eğik geldiği önemlidir. Kış aylarında Güneş ışınlarının eğimi en fazla iken, yaz aylarında Güneş ışınlar daha diktir.
Burada da en büyük rolü, 23°27' eksen eğikliğine sahip olan Dünyamız üstlenmektedir.Dünya ekseninin 23°27' eğik oluşunun konumuz ile ne alakası var diye diyebilirsiniz. Eksen eğikliğinden dolayı bazı sonuçlara beraber bakalım:
  • Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı yıl boyunca değişir.
  • Güneş’in doğuş ve batış saatleri ile yerleri değişir.
  • Aydınlanma çemberinin sınırı mevsimlere göre değişir.
  • Mevsimlerin oluşumuna neden olur.


Geçen sene Haziran ayında sıcaktan bulanan Adanalı bir genç “Yeter la yeter. Yaktın kuruttun bizi” diyerek güneşe silahla ateş açmış, daha sonra gözaltına alınmıştı. Unutmuş değiliz ve biz Güneşten en uzak konumdayken aşırı sıcaktan dolayı, her an başkaları da bu tür girişimde bulunabilirler. Aman ha yapmayın böyle trajikomik şeyler.

Çok aşırı sıcak günler yaşıyoruz, aman dikkat edin kendinize…






27 Haziran 2017 Salı

Eski Bayramlar


Hani diyorlar ya büyüklerimiz... "Ahh ahh nerde o eski bayramlar" Evet gerçekten nerde ooo eski bayramlarımız? 
Biz mi çok büyüdük yoksa bu bayramlar o eski bayramlar veya dünya o eski dünya değil mi?
Eskiden bayram idi, şimdi ise sıradanlaşan bir tatil havasında. Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük? Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok?

Peki eski bayramları hep beraber hatırlayalım ve madde madde sıralayalım yapılanları;
-Bayram gelmeden önce , yapılan bayram temizliği
-Bayramdan önce yapılan, bayram alış verişi yapılırdı.
-Bayram arefesinde yapılan, eş dost aile mezarlarının ziyaretlerine gidilirdi.
- Bayram sabahına hazır olması için bayram akşamından yapılmaya başlanan yemekler
- El yapımı tatlı ve börekler yapılırdı, hazır yemeklerden uzak kalınırdı.
- Bayram akşamında çocukların heyecanla denediği ve uyurken bile baş ucundan ayırmadığı bayramlıklar..
- Bayram günü yapılan ilk iş bayram namazı için caminin yolunu tutmak olurdu.
- İlk bayramlaşma, bayram namazından hemen sonra camiye gelen herkes kendi arasında bayramını kutlardı.
-Küsler gerçek anlamda barışırlardı.
- Bayramdan önce ve bayram boyunca yardım sever, hoş görülü olmak maksimum seviyedeydi.
- Komşuda pişen her yemek, komşularla paylaşılırdı.
- Bayram namazından sonra ikinci bayramlaşma aile içidne gerçekleşirdi.
- Büyüklerin ellerinden , küçüklerin yanaklarından öpülür, çocukların harçlıkları unutulmazdı.
- İki bayram arasında vefat edilenlerin evi ilk önce ziyaret edilirdi.
- Hasta ve yaşlılar her zaman ilk önce ziyaret edilirdi.
-İnsanlar birlikte ayırt etmeksizin kolu komşu, eş dost ziyareti yapılırdı.
- En çok çocuklar sevindirilirdi, en çok onlar gezerdi , kapı kapı dolaşıp şekerlerini toplarlardı.
- Huzur ve mutluluk insanların yüzüne vururdu ve gülümseme eksik olmazdı.
- Uzaktaki akrabalar bir birlerine “Bayram kartları” yollardı.
Peki şimdi ki bayramları nasıl geçiriyoruz ki?
Büyük şehirlerde bayram kültürünün tamamen bittiğini onun yerine tatil kültürü yerleşti için
O eski heyecanı yitirdik, çünkü artık değer vermiyoruz.
Hazıra alıştık, emek verilen el yapımı tatlı ve yiyeceklerinin yerini hazırları yer aldı.
Bayram temizliğin vazgeçilmezi olan halı yıkamayı da bıraktık artık halı yıkama fabrikaları var.
Büyüklerimizi, hastalarımızı çok az insan ziyaret ediyor.  Genelimiz onu da yapmıyor artık.
Teknoloji hayatımıza girdi; uzakları yakın, yakınları da uzak yaptı.
Bayram gününü öğleye kadar uyuyarak geçiren insanlarımız, o gün çoktan sıradanlaştı onlar için.
Küsler artık ne büyükleri ne de bayramları dinlemiyor.
Dikkat ettiniz mi bunların hepsinin temelinde insan yani bizler varız. Temel suçlu biz isek, suçu niye bayramlara atıyoruz.
Siz değerli halkımızdan ricam odur ki;
lütfen bu bayramı ve önümüzdeki bayramları “eski bayramlar” diye gölgede bırakmayın ve bayram gibi kutlayınız.
Büyüklerinizi lütfen ziyaret edin, arayın. Unutmayın bu günün gençleri yarının yaşlıları olacağız ve ne ekersek onu da biçeceğiz.
Küslerinizi barıştırın; birlik ve beraberlik içinde huzuru ve mutluluğu yükseltelim.
En çok bayram çocukların hakkı ve en çok onları sevindirelim. Harçlıklarını yüksek tutarsak eminim daha çok mutlu olacaklardır.
Çocuklarımızı bu her bayramda hem toplum huzurunu bozan hemde zararlı olan patlayıcılardan uzak tutalım. Küçük eğlenceler, büyük sorunları doğurabilir.
Her olumsuz yaşam şartlarına rağmen bu güzel bayramı ve daha nice bayramları, sevdikleriniz ve ailenizle birlikte şeker tadında mutlu ve huzurlu geçirmeniz dileğiyle…
Bayramınız Kutlu Olsun - İda We Piroz Be
kaynak: Eski Bayramlar

23 Haziran 2017 Cuma

21 HAZİRAN

21 Haziran; Kuzey yarım kürede yaşayanlar yani bizler için; bu gün 21 Haziran, "yani en uzun gün ve en kısa gece" demek..

21 HAZİRAN VE 21 HAZİRANIN ÖZELLİKLERİ

21 Haziran Gregorian Takvimine göre yılın 172. günüdür. 
Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır.
 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks (gece - gündüz eşitliği) tarihleri, 21 Aralık ve 21 Haziran tarihlerine de solstis (gündönümü) tarihleri denir.
  •   Kuzey Yarım Küre 
Güneş ışınları Yengeç Dönencesi’ne 90°lik açı ile düşer. 
  1.  Yaz mevsiminin başlangıcıdır. 
  2.  En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır. 
  3.  Yengeç Dönencesi’nden kuzeye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır. 
  4.  Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar gündüzler gecelerden uzundur.  
  5. Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi’ne teğet geçer. 
  6. Yengeç Dönencesi’nin kuzeyi, güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar. 
  7. Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar. 
  •   Güney Yarım Küre
  1.  Güneş ışınları Oğlak Dönencesi’ne 43°06' lık açı ile düşer. 
  2. Kış mevsiminin başlangıcıdır. 
  3. En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır. 
  4. Oğlak Dönencesi’nden güneye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır. 
  5. Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler  uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar geceler gündüzlerden uzundur. 
  6. Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi’ne teğet geçer. 
  7. Oğlak Dönencesi’nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar. 
  8. Oğlak Dönencesi’nin güneyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalır.

Kaynak; 21 Haziran

17 Haziran 2017 Cumartesi

Aya çıkmayı hayal ediyordu, çatılardan inmiyor

Astronot olmayı hayal ediyordu, atanamayınca çatı ustası oldu


Uzaya gitme hayaliyle astronomi okuyan ve atanamayan Batmanlı Mahmut Tekeş, inşaatlarda çalışıyor. Türkiye’nin 2’nci Astronomi Derneği’nin başkanı olan ve çatı işleri yapan Tekeş, “Aya çıkmayı düşünüyordum ama sadece çatılara kadar çıkabildim” dedi.

Batman’da çocuk yaştan itibaren astronom olma ve aya çıkma hayaliyle yaşayan Mahmut Tekeş, hayallerinin peşinden koştu. Tekeş, büyük umutlarla okuduğu İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden 2010 yılında mezun oldu. Türkiye’nin 2’nci Astronomi Derneği’ni kuran ve başkanlığını yapan Tekeş, binlerce insana uzay ile ilgili eğitim verdi. Halen derneğin başkanlığını yapan Tekeş, geçen süre zarfında atanamayınca ve hayallerine ulaşamayınca, inşaatlarda çalışmaya başladı. Çatıların bakım ve onarım işlerini yapan Tekeş, halen aya çıkma hayaliyle yaşıyor.
Astronomi alanında atamaların yok denecek kadar kısıtlı olduğunu ifade eden Tekeş, “Bununla birlikte önceden bu bölümden mezun olanlara formasyon verilme hakkı vardı ama o da alındı. Bu bölümden mezun olanlar formasyon sonrası fizik ve matematik öğretmenliği yapabiliyordu ancak bu da ellerinden alındı. Bilim merkezleri yaygınlaşmaya başladı. Ama onlar da ensesi kalın ağabeyler ve dayıların elinden geçtiği için işin erbabı değil de, torpili olan insanlar yerleştirilmeye başlandı. Biz de şuan bir yandan çalışıp, bir yandan etkinlik yapıp gökyüzü gözlemi yapıyoruz. Aya çıkmayı düşünüyordum ama ancak çatılara kadar çıkabildim” dedi.



 
Dernek olarak anaokullardan üniversitelere kadar bütün yaş gruplarına eğitim ve öğretim sezonu boyunca kendi imkanları ile eğitimler verdiklerini anlatan Tekeş, “Bizi davet eden her yere gidiyoruz. Ama gönül isterdi ki destek sağlasa bize. Projelerimiz kabul edilmiyor, destek alamıyoruz. Liselerde seçmeli astronomi dersi var ama o liselere Astronomi ve Uzay Bilimleri mezunları değil de fizik, matematik mezunları giriyor. Astronomi ve Uzay Bilimleri mezunları olarak ciddi anlamda sıkıntı yaşıyoruz. Bu sene de bu bölümden birçok insan mezun oldu ve işsizlik ordusuna katıldı. Bunu önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlayacaklar. Her geçen gün diplomalı işsizlerimiz artıyor” diye konuştu.

16 Haziran 2017 Cuma

Valentina Vladimirovna Tereshkova

Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( S.S.C.B) adına uzaya çıkan ilk kadın Kozmonot (Astronot) tur Valentina Tereşkova’dır, uzaya çıkan ilk kadın olmasının yanında ve uzaya çıkan ilk sivil kişidir.

6 Mart 1937 tarihinde dünyaya gelen Valentina, henüz 2 yaşında babasını II. Dünya Savaş'ında  babasını kaybetti. zorlu bir eğitim süreci geçirdi. Eğitimi bittikten sonra köyüne geri dönerek bir süre tarımla uğraştı. Fabrikada hem stajını yaptı hemde çalıştı. İdealist yapısından ödün vermedi ve ilk olarak pamuk tarlasında makine operatörlüğüne başladı.

Valentina, 1959'da Yaroslavl Havacılık Kulübüne katıldı ve amatör bir paraşütçüye nazaran oldukça başarılı bir çizgi yakaladı. Ancak Valeintina bir türlü doymuyor ve tatmin olamıyordu. Havacılıktan sonraki merakı o zamanlar Sovyetler'in yakından çalıştığı "Uzay"'dı. Valentina buradaki gelişmeleri destekliyor, yakından takip ediyordu.
Valentina Tereşkova- Yuri Gagarin

Uzaya çıkacak kadınlar aranıyordu ve koşullar şunlardı;
- Otuz yaşının altında olmak,
- Paraşütçü olmak,
- Boyu 170 cm'den kısa olmak ve,
- 70 kilodan da hafif olmaktır.

1962'de tek seferlik uçuşla uzaya gidecek olan gönüllü kadınlardan 400'ü aşkın başvuru içinden 5 kişi arasında girmeyi başarmıştı. gerek fiziki gerek teknik ve psikolojik testlerden de tutkusu ve azmi sayesinde rakiplerini geçti ve uzaya çıkacak ilk kadın belli olmuştur.Sivil biri olan Tereshkova’ya uçuşundan kısa bir süre önce Hava Kuvvetleri Teğmeni rütbesi verildi. Böylece ilk kadın uzaya adımını atmış oldu.  Uzaya çıkacak olan ilk kadın Valentina Tereşkova'ya son düzlükte uzaya ilk çıkan isim Yuri Gagarin bizzat eğitim verdi.

Dönemin başbakanı Nikita Kruşçev, Sovyet Uzay Programının diğer üyeleriyle birlikte Valentina'yı halka tanıtıyor. 10 Haziran 1963'de Tereşkova kamu oyu tarafından dünyanın en cesur kadını ilan edildi.

16 Haziran 1963 tarihinde Vostok 6 uzay aracı ile uzaya gönderildi. İlk defa bir kadın uzaya çıkıyordu. Herkes gerginken fırlatma öncesi onun ağzından şu sözler çıkıyor; 

"Hey gökyüzü, şapkanı çıkar ve beni selamla. Geliyorum!"

- Dünya Yörüngesinde 48 tur attı.
- Uzayda 3 gün kaldı.
- Uzaya çıktığı araca Vostok 6 uzay aracıdır.
- Tereshkova uzayda 70 saat 50 dakika kaldı.  
- Ay'daki bir kratere Tereşkova adı vermiş.
- Doğu Bloku ülkelerde bir çok madalya almış.
- Sovyetler Birliği Komünist Parti adına da bir çok siyasi çalışmalarda da bulunmuştur.

Tereshkova ve dünya onun daha pek çok hemcinsinin öncüsü olduğunu düşünüyordu, ancak 1982’ye kadar başka hiçbir kadın uzaya gitmedi. Svetlana Savitskaya, 1982 yılına Soyuz T-7 uçuşuna katılarak Valentina Tereşkova'dan 19 yıl sonra uzaya giden ikinci kadın oldu.

15 Haziran 2017 Perşembe

Diplomalı Ameleler

Bir öğretmen ve öğrenci arasında geçen diyalogunu sizlere anlatacağım bu yazımda, biraz farklı bir konu ama hayatımızda yer etmiş ve görmemeye çalıştığımız bir konudur.
Konuyu açarsak; diplomalı işsizler, diplomalı ev kızları, diplomalı ev kadınları, diplomalı seyyar satıcılar ve daha niceleri.
Bu hafta ve geçen hafta mezun olan diplomalı işsizler yakın zamanda aramızda olacak.Bende bu sefer ki yazımda, diplomalı ameleleri konu olarak ele aldım. Canlı ve gerçek bir örnek ile. ..

Ramazan ayından 2 hafta önce gerçekleşen ve bizzat şahit olduğum diyaloga geçmeden önce kahramanlarımızı tanıtmak isterim sizlere. Bu diyaloga hiç yabancı kalmayacaksınız, birçoğunuzun zaman zaman yaşadığı ama fazla ön plana çıkamayan bir olay bu!
Kahramanlarımızın açık isimlerini vermeyeceğim. Mesela öğretmenimiz M.T. ve Öğrencimiz Ş.İ. ‘dir. M.T önce ki dönemde Ş.İ’nin öğretmenliğini yapmıştır. Ve olay bir hafta sonu bir inşaatta geçiyor. M.T, çalıştığı inşaat işinde daha önce öğretmenliğini yapmış olduğu Ş.İ ‘yi görür ve karşılaşmamak için çok büyük çabalar sarf eder ama kaçınılmaz olay vuku bulur. Ş.İ de öğretmenini görmüş olacaktı ki, emin olmak için yanına gider…
Ş.İ : Ağabey bir şey sorabilir miyim? Diye başladı..
M.T : Tabi sorabilirsin. (Ş.İ; dona kalıyor 20-30 saniye)
Ş.İ: Hocam burada ne yapıyorsunuz?
M.T: Sen ne yapmaya çalışıyorsan bende onu yapıyorum.
Ş. İ: Hocam okula gitmiyor musunuz, okulu mu bıraktınız, ….. bir suru soru dizer şaşırmış öğrenci, hocasına..
Dedim ya konu çok tanıdık, birçoğumuz bire bir yaşıyor. Yani konumuz fark ettiğiniz gibi atanamayan öğretmen ve lisans mezunları. Sadece öğretmen demiyorum, çünkü atanamayanlar sadece öğretmenler değil.
Batmanda veyahut Türkiye’nin hangi ilinde nerede olursanız olun, yolunuz inşaat alanına düşerse sorun kaç üniversite mezunu bu inşaatta amelilik yapıyor diye, emin olun uğradığınız her mekânda bir sürü lisans mezunu ile karşılaşırsınız.
Muhtemelen torpili ve ya ensesi kalın bir dayısı olmayan 24-25 yaşına kadar ağır iş yüzü görmemiş bu öğrenciler, mezun olduktan sonra amelelik yapıyorlar. Günü birlik işlerde birçoğu sigortasız çalışıyor ve bu işleri dahi bulamayan nice diplomalı işsizlerimiz var.
Birçoğunuz artık üniversitelere her gidene nasıl iş versin devler diye mırıldanıyorsunuzdur!
  • Atama yapmadığın alanlara niye her yıl yüzlerce binlerce öğrenci alıyorsun diye sorarlar.
  • Ülkenin hangi bölümde ne kadar mezuna ihtiyacı olduğu bellidir, bütün gençlere neden umut verip hayal kırıklığına uğratıyorsunuz diye sorarlar.
  • Üniversitelerde verdiğin teori bilgiler, o gençler mezun olduktan sonra hiçbir işe yaramıyor. Uygulamalı eğitimi niye geciktiriyorsunuz diye sorarlar.
  • Teori bilgiyi uygulamaya geçiremiyoruz ülkece, üretemiyoruz ve gençlerimiz en verimli çağlarında köreliyorlar. Bir yandan işsizlikle savaşırken, bir yandan atanırız umuduyla sınavlar yüzünden köreliyor. Amelilik yaparak köreliyor, hakkınız yok buna diye sorarlar.